Tarih kokan kent bilinçsizce restore ediliyor

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Özel Haber: Sedat Türlü

Ender görülen doğa yapısıyla, birçok topluluğun tarihteki yaşam alanı, temiz su kaynakları ve tarihi yapılarıyla bilinen Kars neredeyse bölgenin tarihi açsından önemli bir yerde. Selçuklu devleti döneminde yapılan Kale ve yapıların bugüne kadar savaşların olmasına rağmen varlığının korumaya devam ediyor. Ancak son yıllarda Türkiye’de ki birçok tarihi yapı gibi Kars’ta ki yapılar da ‘restorasyon’ adı altında var olan özelliklerini kaybetme tehlikesi yaşıyor.

Kars’ta bulunan kiliselerin camiye dönüştürülmesi veya isimlerinin değiştirilmesi kimliklerinin tahrip edilmesine yol açarken geriye kalan tarihi yapıların da restore edilip farklı şekillerde işletmeye açılması veya varlık özelliklerinin değiştirilmesi başkaca tahribat örnekleri olarak duruyor. Kars Kalesi’nin etrafında bulunan Burçlar da ya tahrip olmuş ya da ‘restorasyon’ adı altında kendi özelliğini yitirmiş halde.

Arkeolog Ahmet Demirci Kale’nin etrafını çevreleyen burçların restorasyon biçimini Ekoloji Haber’e değerlendirdi.

Demirci, tarihi yapılara yeni taşların kullanıldığı eski görünümün kaybedildiği her restorasyonun yanlış olduğunun altını çizerek, “Burası bir burç olmasına rağmen restorasyon yapıp bir kültür merkezi haline getirdiler. 30 yaşındayım yıllardır buraya gelip gidiyorum ama buranın bir kere bile açıldığını görmedim. 4-5 senede bir burada rastgele bir restorasyon çalışması yapılıyor. Etrafını çevirip kapatıyorlar nasıl bir restorasyon çalışması yapıldığı da meçhul. Muhtemelen Özel günlerde veya toplum tarafından daha önemli görülen insanlar geldiğinde açıyorlar” dedi.

‘Kale burcu savunma sistemine göre yapılmalı’

Yapılan restore çalışmasının yanlış olduğunu belirten Demirci şu ifadeleri kullandı; “Burası bir kale burcu ve savunma sistemine göre yapılması lazım. Şu anda bir ev şekline getirilmiş. Bir sanat merkezi haline getirilmiş. İki farklı restorasyon şekli var birincisi kimisi eski yapıları aynı şekilde olduğu gibi devam ettirir. Diğer bir görüş ise yeniliklere açık farklı malzemeler kullanmaya çalışılır. Birçok yerde tarihi yapılar restore ediliyor ama kafalarına göre yapıyorlar. Bazı restorasyon şirketleri var gelip evleri tarihi yapıları restore ediyor ama yeniye göre yapıyor. Numaralandırmadan yapının malzemesini kullanmadan farklı taşları dışarıdan kesip getiriyorlar. Üst kısma baktığımızda taşlar farklı ama alt taraflara baktığımızda yeni taşlar. Tarihi yapıları korumak istiyorsak eski malzemeye dayalı en azından benzetmeye çalışarak bir restorasyon yapılması lazım.”

Restorasyonun hukuki olarak yapıldığını vurgulayan Demirci, “Normalde burası sit alanı ilan edildiği için restorasyon edemezsin. Bunu hukuki yollarla yapıyorlar. Bir sürü Yapı var burada hemen etrafımızda onlarca bina var normalde izin verilmemesi gerekiyordu izin verildiği için şu an önünü kapatamıyorlar. Eski ile yeni arasındaki farkı biraz kavradıkları için restorasyonlarda daha dikkatli olmaya başladılar son zamanlarda” sözlerine yer verdi.

 

‘Tarihi yapılar kent ekonomisine katkı sağlayabilir’

Restore edilen yapıların doğru kullanılması halinde kentin ekonomisine katkı sağlayacağına dikkati çeken Demirci, şu sözleri söyledi; “Örneğin burayı kültür merkezi yaptılar. İçini karsın eski resimleri veya tarihiyle doldurduklarında bunlar ile kentin ekonomisine katkı sağlayabilirlerdi. Diyarbakır, Mardin gibi tarihi yerlerde minyatürler ve çeşitli ürünler yapılıyor ve devlete ait olan yerlerde satılıyor. Burada öyle bir faaliyet yok yapılması şehir için çok iyi olurdu.”

Kentteki tarihi yapılarda çarpık kentleşme olduğunu söyleyen Demirci, eski yapıların üstüne veya yanına yeni yapıların yapılmaması gerektiğini savunarak bu durumun görüntüyü de bozduğunu söyledi.

‘En iyi taş ustaları Ermeniler’

Konuşmasına devam eden Demirci restore edilen yapılarda çok dikkat edilmesi gerektiğini yineleyerek, “Farklı bir malzeme kullanılacaksa bile buna da dikkat edilmesi gerekiyor. Tarihi yapıların restoresinde önemli bir nokta yeni bir malzeme kullanılmışsa dışarıdan belli oluyorsa çok kötü bir görüntü veriyor. Eski yapılara baktığımızda birçok taşın dışarıdan eşit boyutta kesilerek numaralandırılarak getirildiğini görürüz. Bu topraklarda mimar Sinan vardı taş ustası olarak bilinir ama şu an baktığımızda Türkiye’de taş ustası yok. Kars’ta ki en iyi taş ustaları Ermenilerdir. Kars’taki kültür ve turizm bu taş ustaları sayesinde ekmek yiyor” cümlelerini kullandı.

Şahıslara ait olan tarihi yapılar dışında kalanların devlete ait olduğunu söyleyen Demirci, tüzel kişilere işlettirmek veya kiralamak yerine kentin ekonomisine katkıda bulunması için devletin işletmesi gerektiği çağrısını yaparak konuşmasına son verdi.

 

Tarih kokan kent bilinçsizce restore ediliyor

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

BEDA
Giriş Yap

Ekolojihaber ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin