Ziraat Mühendisi Cumali Ünaldı: Malatya tarih boyunca 5 kez yıkıldı, şimdi 6’ıncı yerine taşınacak

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Röportaj: Müjgan HALİS

“Binlerce soru işareti var bayım / bırak soracak olan her şeyi sorsun / Bir değirmi yüzlü çocuk ölü anasının / parmağı ağzında, ne sütler emsin, dursun / Bir yerlerim dökülür her sarsıntıda! / Ah! Elim, ayağım, canım, kalbim; yoksun / Dağını, ovanı aç söz yaylımına / Depremden sonra yeniden kurulursun.”

Bu satırlar belki de depremin ilk şiirinden birkaç mısra. Malatyalı şair ve bürokrat Cumali Ünaldı Hasannebioğlu, bir nevi memleketine yazdığı ağıda hepimizin hislerini eklemiş.

Bilenler bilir, Cumali Ünaldı Hasannebioğlu muhafazakar camianın çok önemli şairlerinden biri. Öyle ki 1981’de yazdığı Semud şiiri adeta bir destan gibi ezberlenip söylendi yıllarca. Diyordu ki şiirinin bir yerinde şair “Su vuruldu akacaktır / Bent tutulsa taşacaktır   Nadasa bırakılan düş / Bir gül gibi / Sabaha açacaktır.”

Ünaldı, Malatya’ya emek veren ve Türkiye tarımını hala dert eden eski bir ziraat mühendisi. Turgut Özal’ın Cumhurbaşkanlığı döneminde yaptığı danışmanlığın yanı sıra, Malatya kayısısına verdiği emeği, Ankara’da bir dönem yaptığı Park ve Bahçeler Müdürlüğü’nün yanı sıra Doğu ve Güneydoğu’nun önemli aşiretlerinden biri olan İzol aşiretinin de bir araya gelmesi için çaba harcayan, kan davalarının bitirilmesinde elini taşın altına koyanlardan biri.

“BİR ŞEHİR YIKILIYOR, ÇOCUKLUĞUNUZLA BERABER”

Bir dönem Malatya Belediye Başkanlığına da aday olan Ünaldı; büyüyüp serpildiği Malatya’nın yerle bir oluşunu yine şairane sözlerle tarif ediyor:

“Bir şehri düşündüğünüz zaman, aslında kendinizi düşünüyorsunuz. Çocukluğunuzu, gençliğinizi, orada işte yüzdüğünüz suları, çıktığınız ağaçları. Sonra aklıma ilk gelen şey bir enkaz. Enkaz olan bir şehir. Yani demir böyle kıvrım kıvrım. Uçları çıkmış. Beton parçaları. Eşya kırıkları filan. Ve artık Malatya bundan ibaret. Hatay bundan ibaret. Maraş bundan ibaret. Adıyaman bundan ibaret.”

Depremin ilk saatlerinde önce arkadaşlarının dostlarının sağ olup olmadığını merak ettiğini söylüyor, ardından yardım seferberliğinde bir süre hislerini geriye attığını ve ardından Malatya’dan gelen bir telefon, şöyle aktarıyor:

“Malatya’da geçen dönem Kızılay başkanlığı yapan bir doktor dostum beni aradı. Dedi ki abi Malatya’da yıkıntının altında, enkazın altında çok insan var. Ama hiç kimse bir yardım yapamıyor. Söyleyeceğiniz yerler de varsa askeri buraya göndersinler, daha bir disiplin ve düzen içerisinde bu işler yürür dedi. Ben de yönetenlerin içerisinde olan bir dostuma söyledim. Yok dedi. Biz şu aşamada öyle bir şey düşünmüyoruz.”

Yani Malatya yıkıntılar altındayken, iktidar partisinden bir dostunu arıyor, bir ricayı iletiyor ve “Asker göndermeyiz” yanıtını alıyor.

MALATYA’NIN TARİHSEL YER DEĞİŞİMLERİ

Malatya’nın bin yıllar içinde beş kez yer değiştirdiğini tarihsel bilgilerle anlatarak, belli ki bu konuyu daha fazla deşmek istemiyor ve sözlerine şöyle devam ediyor:

“İlk Malatya Milattan Önce 8 binli yıllarda, Anser Buzluk tabir edilen mağaralar var, orada kurulmuş. Daha sonra Fırat Nehri’nin kenarında tarım yapmayı düşünmüşler. Malatya’da Caferhöyük diye bir yere taşınmışlar, orada ekip biçmeye başlamışlar. Hatta yabancı bir yazarın Medeniyetler Tarihi adlı kitabın, dünyada ilk buğdayın İzollu’da (bugünkü Malatya’nın Kale ilçesi) yetiştiği hakkında bir kanaati vardı. Yine Milattan Önce 3 binli yıllarda Malatya, şimdiki Aslantepe’ye taşınıyor, orada bir şehir devleti kuruluyor, hala kerpiçten yapılma kalıntıları vardır ve orada 50 yıldır kazı sürüyor. Buldukları şeyler ilginç, dünyada ilk metal silah, kılıç orada kullanılmış. Ayrıca dünyada bürokratik anlamında anlamda ilk devlet orada kurulmuş. Hititler ciddi bir medeniyet kurmuşlar Malatya’da zaten. Ondan sonra Romalılar Malatya’yı fethediyorlar. Fethedince de Milattan Sonra 90 yılında şimdi eski Malatya dediğimiz Battal Gazi deniler yere bir lejyon kuruyorlar. Bu yerleşim, 1837’ye kadar sürüyor, 1837’de Kavalalı Mehmet Ali Paşa Osmanlıya isyan edince, karargahını eski Malatya’ya kuruyor ve Malatyalılar o yıl Aspuz denilen bölümde yazlıklarda. Oraya yerleşiyorlar ve şimdiki yıkılan Malatya, Aspuz’da kurulan yeni Malatya. Şimdi belli ki Malatya, altıncı yerine taşınacak.”

Ünaldı “Malatya’ya, Malatya tarımına bu kadar emek veren biri olarak bu kadar büyük bir yıkımı nasıl yorumluyorsunuz?” şeklindeki sorumuza ise şu yanıtı veriyor:

“Plansızlık, bilimi hiçe saymak, bilim diye bir şeyi kabul etmemek.”

Ve sözlerine deprem sonrası Malatyalı bir Ermeni mimar olan Kevork Özkaragöz’le yaptığı konuşmayı naklederek devam ediyor:

“Malatya’da Yeni Camii ki halk ‘teze cami’ der ve Taşhoron Kilisesi’nin yapılış tarihi aynıdır, 1700’lerin sonları 1800’lerin başları. Aralarında kuş uçuşu 1.5 kilometre var. Geçen yıl ikisi de restore edildi. Kiliseyi Vakıflar Genel Müdürlüğü restore etti, camiyi de belediye. Kevork Özkaragöz bir mimar olarak kilisenin restorasyonunda başından sonuna kadar bulundu. Bu depremde Taşhoron Kilisesinde çatlak bile olmadı, ama cami yerle bir oldu. Bu tamamen bilimi hiçe saymak işte. Yani zemin mekaniğini kabul etmemek, beton kabul etmemek, demir kabul etmemek bütün bunları reddetmek, mühendislik ve mimarlığa ait bütün unsurları reddetmek.”

“BİR SENEDE ANCAK YALAPŞAP YAPILIR”

“Peki şimdi bir yıl içinde bütün evlerin inşa edileceği, ‘bize bir yıl verin’ gibi iktidar cenahından gelen sözler?” Ünaldı bu vaadin gerçekçi olup olmadığına dair sorumuza ise şöyle yanıt veriyor:

“Bir senede ancak yalapşap yapılır ve hiçbir şeye yaramaz, ilk depremde yeniden yıkılır. Bir kere şehri nereye kuracağınızı iyi bilmeniz lazım. Ben 2009’da Malatya Büyükşehir Belediye Başkanlığına adaydım. İstanbul’daki çok değerli şehir plancılarını mimarları ve Malatya’daki yereldeki şehir plancılarını topladım. O zaman karar verdiğimiz şey şuydu. Malatya merkezi Yeşilyurt, Battalgazi, İzollu-Kale ve Akçadağ’la birleştirip büyük bir şehir haline dönüştürmek. İzollu Karakaya Barajı’nın göl aynasını da kapsadığı için hem öyle bir şehir kuracaksınız ki içinde göl veya su olacak, hem dağ olacak, böyle çok güzel bir büyükşehir düşünmüştük. Daha sonra Büyükşehir Kanunu çıkınca Yeşilyurt’la Battalgazi’yi bu büyükşehirin içerisine dahil ettiler ama diğerlerini dışarıda bıraktılar. Bir yanlış daha yaptılar, büyükşehir olsun diye bütün köyleri mahalle yaptılar. Bütün köyler mahalle yapılmakla mahalle olmuyor, köylükten de çıkmıyor.”

TARIM POLİTİKASINA DAİR ÖNERİLER

Yeni OHAL kanunuyla tarım alanlarının risk altında olabileceğine dair de eleştiriler var. Ünaldı, kayısıcılığın zaten şimdiye kadar yeterince zarar gördüğünü, bundan daha fazla zarar göremeyeceğini belirtiyor ve “Çünkü tarımın getirisi çok yüksek değil, arsanın getirisi yüksek” diye konuşarak şu önerileri yapıyor

“En baştan yasaklanmalı: Ovaya, tarım alanına ev yapılmayacak, fabrika yapılmayacak. Ama evin yerini de sen tespit edersin, yani iyi zemini bulursun, buralara ev yapılabilir dersin. Hazine arazilerini de hatta belki bedava vermen gerekebilir. İkincisi tarım alanlarında üç dönüm, beş dönüm, on beş dönüm, yirmi beş dönüm öyle bir bahçe yapısı olmaz, toplulaştırırsın. Hatta Hazine arazilerini de katarsın. Bir çiftlik bin dönümden veya beş yüz dönümden daha aşağı olmaz. Ve miras hukukuyla hiçbir zaman bölünmeyecek. Yani çiftçilik yapmak istemeyen kardeşine hissesini devretsin ama o büyüklük aynen muhafaza olsun.”

Türkiye’de tarım politikaları yerine tarım politikasızlığı olduğunu belirten Ünaldı; sadece Malatya’nın değil, depremin vurduğu pek çok şehrin aynı zamanda yaygın tarım ve hayvancılık yapılan yerler olduğuna ilişkin sorumuza ise şu yorumu yaparak yanıt veriyor:

“Kötü yürüyen bir iş vardı, şimdi daha kötü oldu. Türkiye’de hayvancılık çok kötü yürüyordu. Düşünün ki yurt dışından dana, inek ithal ediyorsunuz. Siz tarım ürünü ithal ederseniz ithal ettiğiniz yerdeki çiftçiye teşvik veriyorsunuz. Uruguay’daki, Paraguay’daki, Brezilya’daki, Meksika’daki hayvancının hayvanını biz alıyoruz. Halbuki bunu kendi çiftçinize verseniz siz doğru dürüst bir çiftçilik yapacaksınız. Türkiye tarımda çok geri bir ülke. Halbuki Türkiye tarım yaptığı alan itibariyle bereketli hilal dediğimiz alanda. Niye iyi tarım yapamıyor? Planlamıyor çünkü. Hiçbir şey planlı değil. Yakın zamana kadar yayla hayvancılığı vardı, o da öldü.

Bizim çiftçinin bir de böyle mülkiyet duygusu fazla. Onun için hemen arazisine sınır çeker, çit diker. Sadece bu çitten dolayı Türkiye’de kaybedilen arazi miktarı ne kadar biliyor musunuz? Yani ekilip biçilebildiği halde, ekilip biçilmeyen 1,5 milyon hektar alan. Yunanistan’ın bütün tarım arazisi 3 milyon 900 bin hektar ve biz çik yüzünden 1,5 milyon hektar kaybediyoruz.”

Ünaldı son olarak eski bir bürokrat olarak bu kadar büyük bir faciada bile istifa mekanizmasının devreye girmediğine dikkat çekiyor:

“Bir sürü insan ölmüş. Yani o kadar korkunç sahneler var ki onların hepsi yönetenlerin sorumluluğunda. Valisi, kaymakamı, muhtarı, işte bakanı, şusu busu. Ama kimse üstüne almıyor. Yani kimse bunu önemsemiyor. Müdahale edilmediği için, yetişilemediği için soğuktan donarak öldüler bu insanların birçoğu.

Bu aslında bizim insan yapımızla alakalı bir şey. Bizim insanımızda sorumluluk duymamaya yakın bir yapı var. Her şeyden önce sorumluluk sahibi olmayı önceleyecek bir yapı oluşturmak lazım.”

Ünaldı’nın son sözleri Malatya’yı yeniden imar edeceklere:

“Sonuç olarak bu işin mutlaka bilimsel bir biçimde, yön-eylem araştırması şeklinde yapılması lazım. Çeşitli disiplinlerden insanların bilim adamlarının bulunduğu ve bu konuda yetkili insanlarından oluşan bir ekip. Malatya şehrinin nereye, nasıl kurulacağı ve önümüzdeki elli yıllık, yüz yıllık, beş yüz yıllık periyotlarda ne şekil alacağı mutlaka planlamalı, yolundan tutun da diğer bütün ihtiyaçlarına su ihtiyacına, kanalizasyon meselesine hepsinin tek tek görüşülmesi gereken bir kurul oluşturulmalı. Başka yolu yok bu işin.”

Ziraat Mühendisi Cumali Ünaldı: Malatya tarih boyunca 5 kez yıkıldı, şimdi 6’ıncı yerine taşınacak

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

BEDA
Giriş Yap

Ekolojihaber ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin