Seçimlere hazırlanan siyasi partiler ve kurulan ittifakları yakından takip ettiklerini belirten EŞİK Gönüllüsü Avukat Yelda Koçak, eşit temsiliyete dikkat çekerek, “Kadınları yok sayanlara oy yok” dedi.
14 Mayıs seçimlerine hazırlanan Türkiye, tarihi bir dönemecin eşiğinde. Seçim pazarlıkları sürerken, İstanbul Sözleşmesi’ne karşı kurulan eril ittifak, bir kez daha kadım kazanımlarına karşı gündemde. Muhalefet bloğuna karşı HÜDA PAR ile Yeniden Refah Partisi’nin Cumhur İttifakı’na katılmasıyla 6284 sayılı kanun ve nafaka hakkının kaldırılması ile başörtü yeniden gündemde öne çıktı.
Kadın hakları ve kazanımları üzerinden yürütülen tartışma ile yapılan pazarlıklara dair Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK) Gönüllüsü Avukat Yelda Koçak, değerlendirmelerde bulundu.
EŞİTLİK YASALARI TEHLİKEDE
Platform olarak seçim sürecinden önce “Eşit, özgür, şiddetsiz yaşam” forumları düzenlediklerini hatırlan Koçak, bu forumlarda uzun uzun kadınları bekleyen tehdit ve riskleri tartıştıklarını ifade etti. “Tek adam rejimi”nin bir gece yarısı İstanbul Sözleşmesi’ni feshettikten sonra Anayasa değişikliği önerisinin Meclis’e geldiğini hatırlatan Koçak, “Bu Anayasa değişikliği teklifinde ise başörtüsü serbestliği adı altında, kadınların giyim kuşamlarını sınırlayan ve sadece belirli bir dini yorumun tahakkümü altına sokan bir düzenleme getirmek istediler. EŞİK olarak buna karşı itirazlarımızı yaptık. Ancak ne yazık ki Medeni Kanun’da yer alan boşanma, velayet ve miras hakkı gibi çok önemli haklar da risk altında. Yani kadın-erkek eşitliği temeline dayanan haklarımızın hepsi tehdit altında” diye belirtti.
AMAÇ ŞERİATI GETİRMEK
AKP-MHP iktidarının kendini kurtarmak için kadın kazanımlarını pazarlık konusu yaptığını kaydeden Koçak, “İktidarın Yeniden Refah Partisi ve HÜDA PAR gibi odaklar ile partilerle ittifak yapması kadın kazanımları açısından büyük tehlike arz ediyor. Özellikle HÜDA PAR’ın geçmişte Doğu ve Güneydoğu’da domuz bağı ve benzeri şeylerle insanları katletmesinden tanıyoruz. Gonca Kuriş’in kayıp edilişi ve işkenceyle öldürülmesinden hatırlıyoruz. Yeniden Refah Partisi ve diğerlerinin taleplerine baktığımızda Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun veya 6284 Sayılı Kanunun kaldırılması şartını getiriyorlar. Bu kadın hakları, laiklik karşıtı hatta adıyla sanıyla şeriatla kadın haklarını ortadan kaldıran taleplerdir” ifadelerini kullandı.
İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılmasının ardından şimdi de 6284 sayılı kanun üzerinden tartışmaların yürütülmesi ve seçim pazarlıklarının yapılmasının kabul edilemez olduğunu söyleyen Koçak, “Anayasa’dan 6284 sayılı yasanın kaldırılması, kuran derslerinin ve medreselerin açılması, bütün eğitim basamaklarında bu derslerin konması bütün bunlar Türkiye Cumhuriyeti’nin mevcut Anayasası ile bağdaşmıyor. Bugün AKP ve bu ittifaklar bunu yapmak istiyor. Bunun çok tehlikeli bir gidişat olduğunu söylemek istiyorum. Türkiye Cumhuriyeti’nin laik, demokratik yapısının her zerresini ortadan kaldırma çalışması anlamına geliyor. Laik, bilimsel, demokratik bir hukuk devletini değil şeriatı getirmeye çalışıyorlar” dedi.
NAFAKA HAKKI
İktidarın yıllardır “Süresiz nafakayı kaldıracağız” söylemlerinin yanı sıra bunu seçim vaadi olarak sunduğunu dile getiren Koçak, şöyle dedi: “Tayyip Erdoğan’ın en son açıklamalarından biri yoksul kadınların çocuğunun temel ihtiyaçlarını karşılamaya katkı sağlayan yoksulluk nafakanın kaldırılması oldu. Bunu bir şart olarak koşuyorlar. Kadınların nafaka hakkı da tehlike altında. Nafaka, ev içi emeğini aile birliğine sunan kadınlara bağlanıyor. Çocuklara bağlanıyor. Bunlara karşı çıkıyorlar. Taleplerine baktığımızda Kuran kurslarının açılması, medreselerin açılması var. Bu ülkede zaten bir tarikat sorunu varken daha da kurumsal hale getirmek istiyorlar ve bunu Milli Eğitim Bakanlığı’nın yerine ikame edecek bir pozisyona sokmak istiyorlar.”
KADINLAR SANDIĞA GİTMELİ
Tarikat ve cemaatlerin hukuken kapatılması gerekirken, aksine iktidar eliyle çoğaltılarak daha da aktifleştirildiğine dikkat çeken Koçak, “Normalde Tekke ve Zaviyelerin kapatılması gerekirken, Cumhuriyetin kanunlarıyla, çeşitli dernek ve vakıf adı altında ticari bağlantı ve işlerle varlıklarını devam ettiriyorlar. Bu tarikat ve cemaatlerin aslında sorun olmaktan çıkarılmaları gerekir. Kadınların bu gerici zihniyete karşı mücadelesi devam edecek. Türkiye’de 14 Mayıs’ta bir seçim olacak. Kadınları bekleyen tehdit ve risklerin neler olduğunu anlatmamız gerekiyor. 6 yaşında bir çocuğun evlilik adı altında istismar edilişinin yaşandığı tarikat ve cemaatlerin, tüm ülkeye ve devlet kaynaklarıyla yayılmasının önünü açacak ya da kapatacak bir seçim olduğunu anlatmak gerekiyor. Çocuk evliliklerin yaşını aşağıya çekip, istismarı suç olmaktan çıkarmaya çalışıyorlar. Bu suçu işleyenleri affetmeye çalışıyorlar. Bu seçimde bu oylanacak. Kadınların bunu düşünerek seçim sandığına gitmesi gerekiyor” diye belirtti.
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ UYGULANSIN
EŞİK olarak seçimlerden beklentileri ve taleplerini dile getiren Koçak, şunları belirtti: “Bir kere İstanbul Sözleşmesi’ni bir köşeye yazmamız gerekiyor. Bu talebimiz bütün ittifaklar için geçerli. Gerek Millet İttifakı gerekse Emek ve Özgürlük İttifakı için de geçerli. Son durumda Emek ve Özgürlük İttifakı, daha açık ve daha samimi, metinlerinde doğrudan yer veriyor. Ama Millet İttifakı metinlerinde doğrudan yer vermese de Kemal Kılıçdaroğlu ve Meral Akşener ‘24 saat içinde tekrar İstanbul Sözleşmesi’ni imzalayacağız’ diyorlar. Biz sadece İstanbul Sözleşmesi’nin imzalanması değil, hakkıyla uygulanmasını talep ediyoruz. Bunu bekliyoruz. Bunun için mücadele edeceğiz. 6284 Sayılı Kadına Yönelik Şiddet ile Mücadele Yasası’nın gerçek anlamda uygulanmasını kadınlar için koruyucu hükümlerin sonuna kadar uygulanmasını talep ediyoruz.”
EŞİT TEMSİLİYET
Eşit temsiliyetin önemine vurgu yapan Koçak, “Henüz milletvekili listeleri yayınlanmadı. Meclis bileşenleri kimler? Bu çok önemli. Belki de şuan en güncel olarak hatırlatmamız gereken konulardan biri fermuar sistemi ve eşit temsiliyettir. Kadınların Meclis’te eşit şekilde ve seçilebilecekleri yerlerde gösterilip, eşit bir şekilde Meclis’te yer almaları gerekiyor. Bu bizim önemli talebimiz budur. Bunun dışında kazanılmış haklarımıza müdahale edilmemesi, gasp edilen haklarımızın ise daha iyi bir hale getirilmesini istiyoruz. Özellikle deprem sürecinde 6284 sayılı kanuna en çok ihtiyaç duyulan dönemdir. Çünkü kadınlar, evlerinden yurtlarından çıkıp çadır kentlerde, konteynırlarda yaşıyorlar. Yine gönderildikleri illerde iç göç yaşayan kadınlar, çocuklar ve LGBTİ+lar var. Herhangi bir suç, tehdit ve riske karşı 6284 sayılı kanunun etkili bir şekilde uygulanması ve bunun mekanizmalarının derhal kurulması gerekiyor. Deprem ve yıkımın yaşandığı illerde henüz bir alternatif ŞÖNİM kurulmadı. Bu mekanizmalar harekete geçirilmelidir. Hem deprem bölgesindeki hem de iç göç yaşayan yurttaşların talepleri ve temel ihtiyaçlarının unutulmaması gerekiyor” dedi.
AYDINLIK VE KARANLIĞIN SEÇİMİ
Kadınlar olarak gerici yapılanmalara karşı laik, bilimsel, demokratik seçim vaatlerini görmek istediklerini sözlerine ekleyen Koçak, şöyle devam etti: “Aslında laikliğin ne kadar önemli olduğunu Cumhur İttifakı ile girilen ittifak pazarlığında gördük. Bu seçim aydınlık ve karanlığın savaşı gibi ya da seçimi gibi olacak. Oy kullanırken şuna dikkat etmek gerekiyor; kimler bizden oy istiyor? Kimler kadınlardan oy istiyor? Kazanılmış hakları ortadan kaldırmaya çalışanlara, İstanbul Sözleşmesi’nden imzayı çekenlere, ‘6284 sayılı kanunu kaldıracağız’ diyenlere kısacası kadınları yok sayanlara oy yok.”