EKOLOJİ HABER- Kalp hastalıklarına bağlı ölümlerde Türkiye, Avrupa ortalamasının üzerinde yer alıyor. Uzmanlar, risk faktörlerinin kontrol altına alınmasının hastalığın önlenmesinde en etkili yol olduğunu belirtiyor.Her yıl milyonlarca insanın hayatını kaybetmesine neden olan kalp-damar hastalıkları, Türkiye’de de en yaygın ölüm nedenlerinin başında geliyor. 14–20 Nisan Kalp Sağlığı Haftası kapsamında açıklamalarda bulunan Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Atila İyisoy, bu hastalıkların sadece yaşlıları değil, her yaş grubunu tehdit ettiğine dikkat çekiyor. Risk faktörleri ve korunma yolları hakkında önemli bilgiler veriyor.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre, bulaşıcı olmayan hastalıklar başta kalp-damar hastalıkları, kanser, diyabet ve kronik solunum yolu hastalıkları 2030 yılına kadar yılda yaklaşık 52 milyon insanın ölümüne neden olacağı öngörülüyor. Bu ölümlerin yüzde 37’sini kalp-damar hastalıkları oluşturuyor.
Atila İyisoy, kalp sağlığını tehdit eden başlıca riskler arasında yüksek tansiyon, yüksek kolesterol ve sigara kullanımı olduğunu söylüyor. Yetişkin bireylerin neredeyse yarısında bu risklerden en az birinin bulunduğunu belirtiyor. Ayrıca yaş, cinsiyet ve genetik gibi değiştirilemeyen etkenlerin de hastalık riskini artırdığını ifade ediyor. “Erkeklerde 45 yaşından, kadınlarda ise menopoz sonrası 55 yaşından itibaren kalp hastalığı riski ciddi şekilde artıyor. Özellikle diyabetli bireylerde bu risk katlanıyor. Modern yaşamın getirdiği kötü beslenme, hareketsizlik, obezite ve sigara alışkanlıkları kalp damar sağlığını ciddi şekilde tehdit ediyor” diyen Atila İyisoy, önleyici tedbirlerin önemini vurguluyor. Atila İyisoy, düzenli egzersiz, sağlıklı beslenme ve rutin kontrollerin kalp hastalıklarına karşı en etkili savunma olduğunu ifade ediyor.
Kalbi besleyen damarların tıkanmasıyla oluşan koroner arter hastalığı (KAH), göğüste sıkışma, baskı ya da dolgunluk hissiyle kendini belli ediyor. Ağrının, özellikle göğsün ortasında ya da sol tarafında hissedildiğini ve genellikle fiziksel aktivite veya stresle tetiklendiğini anlatan Atila İyisoy, bazı hastaların bu ağrıyı “göğsümün üzerine biri oturuyor gibi” şeklinde tanımladığını belirtiyor. Bu ağrılar sol kola, boyuna ya da çeneye yayılabiliyor. Nefes darlığı ve halsizlik gibi belirtilerle de ortaya çıkabiliyor. Özellikle ileri yaştaki bireylerde ve kadınlarda klasik göğüs ağrısı yerine daha silik semptomlar görülebiliyor. Atila İyisoy, kalp krizi durumunda bu ağrılara soğuk terleme, mide bulantısı, kusma, baş dönmesi gibi belirtilerin de eşlik etmesi halinde, acil olarak sağlık kuruluşuna başvurulması gerektiğini belirtiyor.
Türkiye’de kalp hastalıklarına bağlı ölüm oranlarının Avrupa ortalamasının üzerinde seyrettiğine dikkat çekiliyor. Türkiye Kronik Hastalıklar ve Risk Faktörleri Sıklığı Çalışması’na göre, 15 yaş ve üzerindeki bireylerde koroner kalp hastalığı oranı erkeklerde yüzde 3,8, kadınlarda yüzde 2,3 olarak tespit ediliyor. Atila İyisoy, “TEKHARF verilerine göre 65 yaş üstü bireylerde KAH oranı yüzde 28’e ulaşıyor. Kadınlarda ise bu oran birçok ülkeye kıyasla daha yüksek” diye ekliyor.