Akbelen Ormanı’nda yapılmak istenen kömür ocağına karşı köylülere desteğe gelen ekolojistler, “Direnenlerin yanında olalım” çağrısı yaptı.
Muğla’nın Milas ilçesine bağlı İkizköy’de bulunan Akbelen Ormanı’na Yeniköy-Kemerköy Elektrik Üretim ve Ticaret A.Ş. (YK Enerji) tarafından yapılmak istenen kömür ocağına karşı, bölge halkı 17 Temmuz 2021’de çadır nöbetine başladı. Akbelen Ormanı’nda yaklaşık 2 yıldır çadır kurarak direnen köylülere, şirketin ormana girmeye çalıştığı her girişimde destek de büyüdü. Türkiye’nin dört bir yanından gelen ekolojistler, köylülerle birlikte doğa talanına karşı mücadele etti. Birçok kentten gelerek doğa talanına karşı yaşam alanlarını savunan köylüler ve ekolojistler, İkizköy’deki madene karşı mücadeleyi de büyüttü.
Akbelen Ormanı yok olmasın diye nöbete katılan ekolojistlerle doğa talanı ve ekoloji mücadelesini konuştuk.
Yeryüzü Ekoloji Kolektifi üyesi Utku Şahin, İkizköy’de verilen mücadeleyi uzun zamandır İstanbul’dan takip ettiğini söyledi. İkizköy mücadelesini çok “kritik” bir mücadele olarak gördüğünü vurgulayan Şahin, “Çünkü burada ciddi bir duruş var ve bu duruş kazanmak üzere. Buradaki insanlarla yüz yüze bakabilmek ve yaşanan tahribatı yerinde görmek çok başka. Katliam görüntülerden izlediğimizden daha büyükmüş. Bunu gelip burada görerek anladık. Öte yandan da savunulan alanın endemik bitki türleri ve içerisindeki hayvanlarla birlikte ne kadar kıymetli olduğunu görüyorsunuz” dedi.
‘GÖZÜMÜZ, KULAĞIMIZ AKBELEN’DE’
İkizköy’deki mücadelenin örgütlü bir mücadele olduğunu belirten Şahin, yakın ilçeler ve uzak yerlerden gelen insanların da artık burayı evi gibi görmeye başladığına dikkati çekti. Ekoloji mücadelesinde yerel direnişlerin ulusal çapta, hatta dünyada duyulmasının önemine işaret eden Şahin, “Yerel kendi içinde kaldığında şirket ve devletin baskıları sonucu yenilme ihtimali çok daha yüksek oluyor. Bunun için sadece sosyal medyadan desteklemek yetmiyor. Herkesin önümüzdeki kritik 2-3 ay boyunca buraya desteğe gelmesi gerekiyor. O açıdan gözümüz, kulağımız Akbelen’de direnen dostlarımızda olsun” ifadelerini kullandı.
IŞIKDERE TALANI
Sarıyer Kent Dayanışması üyesi Devrim Yılmaz da, Işıkdere’de gördüğü manzaranın iç açıcı olmadığını aktardı. İnsanların türlü entrikalarla arazilerini satmak zorunda bırakıldığını kaydeden Yılmaz, “Köylülere ‘Artık kamulaştırma tamamlandı. Zeytinleri keseceğiz. İsterseniz siz kesin, odunu da size kalsın’ denilerek kandırmışlar. Zeytin ağaçlarını kesmek suç olduğu halde köylüleri suça teşvik etmişler. Bir köyü ortadan kaldırmışlar. İnsanların zeytinlikleri, meyve ağaçları talan edilmiş” ifadelerini kullandı.
DESTEK ÇAĞRISI
Madenden çıkan toz kitlesi yüzünden insanların evlerinde oturamaz hale geldiğini belirten Yılmaz, “Burayı da yaşanılmaz bir hale getirmeye çalışıyorlar. Henüz ormana giremediler ama bu giremeyecekleri anlamına gelmez. Buradaki nöbet sürüyor ve bir dayanışma hali var. Bu umut verici. Burada direngen bir köylü kitlesi var, sahiplenilmesi gerekiyor. Dayanışma halini yaşatmak gerekiyor. Direnen halkın yardıma ihtiyacı var. Akbelen’i boş bırakmamamız lazım” diye konuştu.
HAKLI MÜCADELE
Malatya Çevre Platformu üyesi Şahinder Bayram da, “Akbelen son bir yıldır ülkenin ekolojik direniş alanlarının simgesi haline geldi. Bu direniş alanlarının birleşik bir mücadele olması açısından destek vermek üzere geldim. Herkesi zaman zaman böyle direnişin sürdüğü bölgelere gelip, burada havayı solumalarını, destek sunmalarını bekliyorum. Işıkdere büyük bir yıkım olmuş. Orada anlatılana göre güzel bir şelale akıyormuş, orman varmış. Büyük bir ekolojik yıkım meydana gelmiş. Yaşadığımız iklim ve ekonomik kriz, nefes alamaz hale geldiğimiz dünya karşısında insanların kendi yaşam alanlarına sahip çıkması gerekiyor” diye aktardı.
ENERJİDEN TASARRUF
Doğa için Sanat Derneği Başkanı Göksen Ezeltürk ise, maden ve termik santralin yöredeki halkın en büyük sıkıntısı olduğunu belirtti. Ezeltürk, şöyle devam etti: “Ama İkizköylüler inanç ve azimle direnişlerini devam ettiriyorlar. Bu sayede haklı davalarından galip çıkacaklarına inanıyorum. Daha önce yok edilmiş olan bir köy var. İkinci köyün aynı sona uğramaması, güzelim çam ormanlarının kömür için yok edilmemesi, zeytinliklerin yok edilmemesi için mutlaka bir şey yapılması lazım. Daha çok elektriğe, altına değil, doğaya ihtiyacımız var. Nefes almaya, temiz su içmeye ihtiyacımız var.”
DAYANIŞMANIN ÖNEMİ
Termik santral yerine zeytinciliğe ilgi gösterilmesi gerektiğine dikkati çeken Ezeltürk, “Maden bölgesine doğru yürürken hava kirliliğini hissettik. Bunlar geri gelmeyecek değerler, 3-5 yıllık kömür için yok edilmemesi gereken doğal kaynaklar. Herkes buradaki nöbete ve direnişe destek versin. Herkes kendi becerisi doğrultusunda etkinlikler yapabilir. Gelip buranın haklı davasını öğrenin, onlarla dayanışın ki kendilerini güçlü hissetsinler. Bilin ki buradan elimizi çektiğimiz gibi ağaçları kesmek için hazır bekliyorlar” diye uyardı.