EKOLOJİ HABER- Sahip olduğu yeşil alan oranı ile Türkiye ortalamasının oldukça altında olan Van, sazlıkların çokluğuyla biliniyor. Ancak son yıllarda bu sazlıklarda küçülmeler meydana geliyor. Kuraklık kadar yapılaşma, kirlilik, dolgu ve kurutmalar, yangınlar, kıyı işgali, kıyı şeridinde yapılan yollar ve parklar da burada etkili.
Özel Haber: Mehmet Faruk Kanat
Orman Genel Müdürlüğü’nün açıkladığı 2023 verilerine göre, Van yüzde 2’lik orman varlığı ile Türkiye’nin en az yeşile sahip 4’üncü ili oldu. Yeşilin neredeyse olmadığı kentte büyük öneme sahip sulak alanları da her geçen gün azalıyor. Edremit, Gevaş, Erciş ve Muradiye ilçelerinde yoğunlaşan sazlıklar, iklim krizi ve yanlış uygulamalar sonucu zarar görüyor. Her geçen gün kuruyan sazlıklar, canlı yaşamı için de risk oluşturuyor.
Birçok kuş türü için ev sahipliği yapan bu sazlıklar, ağacın olmadığı kent için de bu ihtiyacı karşılamakta ve birer oksijen deposu görevi üstlenmekte. Van Gölü’nde son yıllarda kuraklık sorunuyla birlikte su seviyesinde ciddi düşüşler yaşanırken, kıyısında ve etrafında bulunan sulak alanlarının büyük bir kısmı da yok olmaya devam ediyor. Son dönemlerde bu sulak alanlarda küçülmeler ve tahribatlar yaşanıyor. Kuraklık, tarım ve imar amaçlı kurutmalar, dolgu, düzensiz hafriyat, kıyı şeridindeki işgal, yol ve park gibi çalışmalar, yangınlar ve kirlilik gibi nedenler sulak alanların yok olmasına neden oluyor.
Van çevre derneği başkanı Kalçık: Canlılar ve ekoloji açısından bir risk
Ekoloji Haber’e konuşan Van Çevre Derneği Başkanı Ali Kalçık, kentin orman fakiri olduğunu, önemli bir rol oynayan sazlıkların yok olmasının hem kentteki ekolojik denge hem de orada yaşayan canlılar için büyük zarar verdiğini söyledi. Sazlıkların doğal bir artıma tesisi olduğunu ifade eden Kalçık, “Kent olarak yeşil alanımız yok. Sazlıklarımız var ama onlar da korunmuyor. Küresel iklim krizi karşısında sulak alanlar oluşturmamız lazımken biz tam aksine yok ediyoruz. Doğal bir artıma görevini görüyor, binlerce canlının yaşam alanı ve Van gibi orman fakiri yerlerde oksijen kaynağıdır. Çok hayati bir önemde kent için. Kuraklık etkili ama tarıma açılması, dolgu ve yol yapılması, kıyı işgalleri gibi nedenlerle sulak alanlar bitme noktasına geldi. Uluslararası anlaşmalara göre bu sulak alanları korunma alınması gerekiyor. “ sözlerini kullandı.
“Kuraklık kadar yanlış politikalar da etkili”
Kalçık, göl kıyısındaki birçok sulak alanın dolgu yapılarak kurutulduğunu söyledi. Kıyının kamu kurumları ve özel işletmeler eliyle işgal edildiğini belirten Kalçık, “Kuraklık kadar uygulanan politikalar da burada etkili. Kıyı birçok yerde yapılaşmaya açıldı. Yeni yollar yapıldı dolgu yoluyla. Son olarak yapılan sahil yolu da bunlardan biri. Sahil yolu, birçok yerde sulak alanı ikiye böldü ve su ile bağlantısını kesti. Yine birçok noktaya dolgu yapıldı. Kıyı işgali de başka bir sorun. Kıyıda doğal olarak korunması gereken birçok alanda kamu kurumları ve özel işletmeler bulunuyor. Bu hem insanlar hem de diğer canlılar için birer ihlal. “ şeklinde konuştu.