Mültecilerin ırkçılıkla tırmandırılan şiddet ve geri gönderilme tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu belirten HDP Göçmen ve Mülteci Komisyonu Eşsözcüsü Elif Bulut, ülkedeki mülteci sorununun çözümü için Mülteci Bakanlığı önerisinde bulundu.
Maraş merkezli 6 Şubat’ta meydana gelen 7,7 ve 7,6 şiddetindeki depremlerde 40 binin üzerinde kişi yaşamını yitirirken, “yağma” üzerinden tırmandırılan ırkçılığın yarattığı şiddet ve nefret söylemi mültecileri bir kez daha gündeme getirdi. Suriye’de 2011 yılında başlayan iç savaşla birlikte bu güne değin en az 4 milyon kişi Türkiye’ye, en az 7 milyon kişi de dünyanın farklı ülkelerine göç etmek zorunda kaldı.
Türkiye’ye gelen Suriyeliler, ilk günden cinsiyetçi, ırkçı saldırlar ile kötü yaşam koşulları altında yaşamını sürdürmek zorunda bırakıldı. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyesi aynı zamanda Göçmen ve Mülteci Komisyonu Eşsözcüsü Elif Bulut, kriz dönemlerinde mültecilere yönelik tırmandırılan nefret söylemi, saldırı, şiddet ve kötü yaşam koşullarına dair değerlendirmelerde bulundu.
EGEMENLERİN YARATTIĞI KAOS
Göç sorunun son yüzyılda artarak devam ettiğini ve bu durumun halkları sürekli göçebe durumda yaşamlarını sürdürmek zorunda bıraktığını söyleyen Bulut, bunun nedeninin ise yaratılan “kaos” olduğunu belirtti. İnsanların yerinden ve yurdundan edildiğini kaydeden Bulut, “Özellikle son 12 yılda Suriye’deki iç savaşla başlayan ve ondan sonra Türkiye, Suudi Arabistan, Katar, Avrupa, Amerika ve Rusya’nın müdahalesiyle ülkenin yarısından fazlası göçmen ve mülteci konumuna düştü” dedi.
DAYATILAN KÖLELİK
2012-2013 tarihlerinde Türkiye’nin “açık kapı” politikası başlattığını ve bu tarihlerde Suriye’den mültecilerin geldiğini ifade eden Bulut, Türkiye’nin ağırlıklı olarak ise Arap ve Türkmenlere kapıyı açtığını söyledi. Avrupa Birliği’nin (AB) mülteciler için Türkiye’ye verdiği paraların nereye kullanıldığının bilinmediğine dikkat çeken Bulut, mültecilerin bugün göç ettikleri yerlerde kölelik koşullarında çalışarak, yaşamlarını sürdürmeye çalıştığını dile getirdi.
IRKÇILIKLA BESLENEN İKTİDAR
AKP iktidarının bugün mültecilere yönelik söylemlerinin ırkçı olduğunu ifade eden Bulut, bu söylemler üzerinden ürettiği politikayla da iktidarını beslediğini söyledi. Bugün ülkede binlerce kayıt dışı mültecinin de olduğunu ve bunların gönderilmeye başlandığını kaydeden Bulut, “Ne kadar kişinin gönderildiğini bilmiyoruz. Aynı zamanda kurumlar da bilmiyor. Erkekler sınır dışı ediliyor. Kadın ve çocuklar ise Türkiye’de tutuluyor” dedi.
KADIN VE ÇOCUK POLİTİKASI
Türkiye’de 30 Geri Gönderme Merkezi (GGM) olduğu bilgisini paylaşan Bulut, “Buradaki mülteciler ağır koşullarda hayatlarını sürdürüyor. Buradan çıktıktan sonra da intihar ediyorlar. Mültecileri zorla sınır dışı eden iktidar, gönüllü gittiklerine dair kağıt imzalattırıyor. Kadınların durumu daha vahim. İş hayatlarında dil öğrenemiyorlar. Kadınlara yönelik cinsel taciz oldukça artmış durumda. Çocukların eğitim koşulları oldukça kötü. Kendi yaşlarına uygun bir sınıfta başlayamıyorlar, üniversiteye gitmek istediklerinde sınavlara giriyorlar ve orada okumak belirli bir harç yatırmalarına bağlı. Kriz artmış durumda, okulları bırakan çok fazla öğrenci var. Ailelerine yardım etmek için işe giriyorlar. Avrupa’dan Kızılay üzerinden dağıtılan bir yardım var ve o dağıtımlardan yardımdan alabilmeleri için belirli şartlar var. Mesela çocuk şartı. Mülteciler ‘çok çocuk yapıyorlar’ diye eleştiriliyorlar. En az 3 çocuk olabilmesi gerekiyor ki o yardım verebilsin. Kızılay kişi başına da 170 lira veriyor. Bazı aileler sadece bu yardımla geçiniyor. Dolayısıyla kadınlar sürekli çocuk doğurmak zorunda bırakılıyor” diye belirtti.
AMAÇ DEMOGRAFİK YAPIYI DEĞİŞTİRMEK
İktidarın derinleştirdiği savaş politikalarından kaynaklı mültecileri geri göndermekle tehdit edildiğini ifade eden Bulut, bunun gerçekleşmesi durumunda mültecilerin yaşamlarının tehlikeye atılacağını söyledi. Bulut, şöyle dedi: “Türkiye, bölgeye sürekli operasyon yapıyor. Şimdi tekrardan Rojava’ya saldıracağını söylüyor. Bu saldırı olursa kaos olur. ‘2 yıl içerisinde onları göndereceğiz’ diyorlar. Bu politikalar gerçekçi değil. Bu kabul edilemez. Orada ölüme göndereceksin. Bölgede zorunlu askerlik yaşının 12-13 yaşına indirildiği yerler var. Sınır dışı ettiğinizde o çocukları İŞİD zorla alıyor. Bu sorunları çözmeden, Ortadoğu’yu en azından yaşanabilir bir yer haline getirmeden mültecileri gönderemezsin. Ayrıca göndermelerde demografik yapıyı değiştirme amacı da var. Afganistanlılar Suriye’ye ve Irak’a, Türkmenler Rojava ve Efrîn’e gönderiliyor. Tamamen bölgenin demografik yapısını değiştirmek istiyorlar. Bu şekilde Rojava hattının güçlenmesini engellemek istiyorlar.”
MUHALEFET DE ORTAK
Ana muhalefet partisi CHP’nin de dışlayıcı bir politika yürüttüğünü söyleyen Bulut, “’Ekonomik olarak kaldırabilecek güçte değiliz’ diyorlar. Ancak mültecilerin ekonomik giderleri teknik olarak Avrupa Birliği (AB) tarafından karşılanıyor. Örneğin AB para yardımı yaparken ‘mülteci başına 170 euro verecekseniz’ diyor. Ancak Türkiye bunu 170 lira olarak veriyor. Ölüm riskine rağmen geri gönderilemezler. Bu uluslararası hukuka aykırıdır. Bu sorun sadece Türkiye’nin sorunu değil, AB de sorumlu ve ortak çözülmesi gerekiyor” dedi.
MÜTECİ BAKANLIĞI ŞART
Mültecilerin yaşadığı sorunların kurulacak Mülteci Bakanlığı bünyesinde yürütülecek çalışmalarla çözüme kavuşabileceğine dikkat çeken Bulut, HDP olarak bu doğrultuda hareket ettiklerini söyledi. Bulut, şöyle devam etti: “Savunduğumuz 3’üncü Yol’da insanların göç hakkının olduğunu söylüyoruz. Başka bir ülkeden bir ülkeye giderken bu hak sağlanmalı. İnsanlar savaştan, kaostan kaçıp başka bir ülkeye sığınıyorsa bu bir temel haktır. 3’üncü Yol bunu temel insani hak, demokratik hak olarak kabul ediyor. Zorunluluktan göç etmiş insanları kaçtığı ülkeye tekrar zorla gönderemezsiniz. Bunların hepsi demokratik haklardır, insan haklarıdır. 3’üncü Yol, bunların temel hak olduğunu savunuyoruz.”