Tarım ve Orman Bakanlığı 7. Bölge Müdürlüğü’nün açtığı av ihalesi eleştiri konusu oldu.Konuyla ilgili Hayvan Hakları İzleme Komitesi ve Türkiye Vegan Derneği vekili Avukat Gizem Karataş, avlanmanın Türkiye’nin de bağlı bulunduğu uluslararası sözleşmelere göre yasak olduğunu, ancak hazırlanan Bilim Kurulu raporunda ‘zararlı hayvan tespiti’ yapılarak avcılığa izin verildiğini ifade etti. Bern Sözleşmesi olarak bilinen “Avrupa’nın Yaban Hayatı ve Yaşama Ortamlarını Koruma Sözleşmesi”ni hatırlayan Karataş şunları anlattı:
“Uzun yıllardır ihalelerin iptali için dava açıyorlardı ve bu davalar kabul ediliyordu. Türkiye’nin taraf olduğu Bern sözleşmesi var, yaban hayatının korunmasına yönelik madde içeriyor. Av ihalesi bu sözleşmeye aykırı olduğu için koruma altındaki türlerin avlanmasına dair ihaleler direkt iptal ediliyordu. Geçen yıl Bilim Kurulu oluşturup av işlemlerinin bilimsel olduğunu belirten rapor hazırlandı. Danıştay da bu rapora dayanarak ihalelerin hukuka uygun olduğuna karar verdi. Bern sözleşmesine göre hayvanların avlanması popülasyona zarar vermesi, hayvanların üremesine engel olması halinde mümkün.
Onlar da bu raporda diyor ki ‘Biz yaşlı hayvanları avlıyoruz, bu yüzden popülasyonun devamını sağlıyoruz’, ama uzmanlar diyor ki ‘Doğa zincir içerisinde bunu zaten sağlıyor. Ama avcıların hayvanları avlaması üremeye olumsuz etki ediyor’… Diğer yandan Bakanlık’ta hayvan sayısına dair net bir veri yok. Dolayısıyla ‘zararlı hayvan’ tespiti yapabilmesine imkan yok.
Yangınlarda bir kere bir sürü hayvanı kaybediyoruz. 2021’de çok yangın olmuştu. Kaç hayvan öldüğünü sormuştuk, trajikomik bir şekilde 75 sayılı verilmişti. İmkanı yok o kadar az sayıda ölmesinin. Bakanlık elinde nerede kaç hayvan yaşıyor, her yıl yeni bir envanter ve hayvan sayısı, kaç hayvan hayatını kaybetti, bunların hiçbiri yok anladığımız kadarıyla. Diğer yandan yaşam alanlarının daraltılması, otellerin yapılması gibi pek çok konu var.
‘Zararlı hayvan tespiti’ deyip avcılığa devam ediyorlar. Çok yüksek miktarda paralar kazanılıyor bu ihalelerden. Bu hayvanların hiçbirinin avlanmaması gerektiğini, avcılığın yasak olması gerektiğini savunuyoruz.Yaban keçisi üzerinde konuşmamız gerekirse bu hayvanlar nesli tükenme tehdidi altında ve koruma altında, dolayısıyla avlanmaları hukuka da aykırı. Yazılı hukukta tek istisnası zararlı hayvan tespiti, ancak elinde hayvan sayısına dair veri olmayan Bakanlık, zararlı hayvan tespiti yapmış olamaz.
Buna dayanarak Danıştay’da kabul edilen davalar artık reddediliyor. Çevre hakkına da Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere aykırı. AYM’ye reddedilen davalarla ilgili ‘çevre hakkına aykırı’ olduğunu belirterek başvurduk.”
AYM’ye başvuru sürecini de daha önce yapmış oldukları Konya ve Karaman’daki yaban keçileri av ihalesi üzerinden anlatan Karataş, şunları aktardı:“Her yıl Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından Türkiye’nin farklı şehirlerine karşı sivil toplum kuruluşları ve hak savunucusu gönüllüler tarafından açılan av ihalelerinin iptali davaları, Tarım ve Orman Bakanlığının elinde bilimsel metotlarla tutulmuş yaban hayatı envanteri ve yine bu metotlarla belirlenmiş zararlı hayvanlara dair veri olmadığından kabul edilmekte ve ihaleler iptal edilmekteydi. Ancak 2022-2023 av sezonundan başlayarak Bakanlık tarafından oluşturulan Bilim Kurulu’nun söz konusu av işlemlerini bilimsel olarak uygun bulduğuna dair bir rapor sunulması sebebiyle, her ne kadar bu rapor bilimsel veya hukuki olarak hiçbir yenilik içermemesine rağmen, önceki yıllarda davaları kabul ederek ihaleleri iptal eden Danıştay 13. Dairesi, başka hiçbir gerekçeye dayanmaksızın ihalelerin hukuka uygun olduğuna karar vererek davalarımızı daha önce reddetmişti. Konya’da ve Karaman’da yaban keçileri ile Anadolu yaban koyunu hakkında verilen ihale konusu avcılığın devamına dair karar üzerinden bu hukuksuzluğu Anayasa Mahkemesine taşımıştık. Mahkemeden gerekçeli karara ulaşım hakkımız çerçevesinde adil yargılanma hakkımızın, ayrıca sağlıklı çevrede yaşama hakkı bağlamında kişinin manevi haklarının geliştirilmesi hakkının ihlal edildiğine dair, İnsan Hakları Avrupa Mahkemesinin derneklerin üyelerini temsilen Mahkeme önünde taraf ehliyetinin bulunduğunu gözeten son kararları çerçevesinde karar vermesini bekliyoruz.”