EKOLOJİ HABER- Erzincan’ın İliç ilçesindeki Anagold şirketine ait altın madeni sahasında 13 Şubat günü öğlen saatlerinde meydana heyelan sonucu 9 işçi toprak altında kalmış, başlatılan kurtarma çalışmaları ise günler sonra sonlandırılmıştı. AKP iktidarı ile eski Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı olan Cumhur İttifakı’nın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Murat Kurum’a yönelik tepkilere neden olan felaketin ardından Ekoloji Birliği ve İklim Adaleti Koalisyonu çağrısıyla harekete geçen ekolojist örgütleri ve aktivistleri, faciada sorumluluğu bulunanlar hakkında suç duyurusunda bulundu.
8 KENTTEKİ 18 ADLİYEYE BAŞVURULDU
Ekolojistler İzmir, Aydın, Muğla, Artvin, Adana, Çanakkale, Balıkesir ve İstanbul olmak üzere 8 kentteki 18 adliyeye giderek suçu duyurusu dilekçelerini savcılıklara teslim etti.
İZMİR
İzmir’de, Ege Çevre ve Kültür Platformu (EGEÇEP) üyeleri tarafından verilen dilekçelerin teslimi öncesinde İzmir Adliyesi önünde dernek yöneticisi Derya Lim tarafından açıklama yapıldı.
Yapılan suç duyurusu ile yaşananların telafisi mümkün olmayan ağır doğa tahribatı ve “ekokırım suçu” olduğunu vurgulamak istediklerini söyleyen Lim, “Ekokırım, doğanın katledilmesi, gelecek kuşakları da etkileyecek şekilde, ağır ve telafisi mümkün olmayan doğa tahribatı, yani ekolojik yıkımdır. Öngörüldüğü, uyarıldığı, ölçümlendiği, verileri sunulduğu halde sonucu bilinerek yapılan bu kasıtlı fiiller ‘ihmal edildi’ denilerek geçiştirilemez veya örtbas edilemez. Su döngüsü marifetiyle Fırat Havzası’nın tamamına yayılmasına uzmanlar tarafından kesin gözüyle bakılan bu ‘sınır ötesi doğa tahribatı’, yani ekolojik yıkım hava küre, yer küre ve su küreyi çok ağır ve geniş ölçekte kirletmiş, gelecek kuşakların sağlıklı bir çevrede yaşam hakkını ellerinden almıştır” dedi.
‘EKO-KIRIM SUÇU YASALAŞSIN’
Lim, “Bu gibi kasten işlenmiş suçlar karşısında hiçbir sorumluluk almayan yetkililer karşısında çıkmazdan kurtulmanın yolunun yine hukuktan geçtiğini” de dile getirdi Lim, “Bu amaçla sokaktaki yurttaşlardan 28 bin ıslak imza toplayarak sunduğumuz Ekokırım Yasa Teklifi’nin 5 Ocak 2024 tarihinden beri tüm vekillerin masasında olduğunu buradan duyururuz. Eğer vekiller gelecekte İliç gibi büyük ekokırımlardan ülkemizi korumak istiyorlarsa, dünyanın bu konuda aldığı önlemleri yerine getirir ve ekokırımın suç olarak ceza hukukumuzda yer alması için gereken Meclis oturumlarını başlatırlar” diye belirtti.
SORUMLU KAMU GÖREVLİLERİNİN TESPİT EDİLMESİ İSTENDİ
Hazırlanan suç duyurusu dilekçeleri hakkında da bilgi veren Lim, sorumluların “Çok sayıda insanı öldürme”, “İnsan veya hayvanlar açısından tedavisi zor hastalıkların ortaya çıkmasına, üreme yeteneğinin körelmesine, hayvanların veya bitkilerin doğal özelliklerini değiştirmeye neden olabilecek niteliklere sahip olan atık veya artıklarla çevreyi kasten kirletme”, “Görevi kötüye kullanma” gibi suçlardan yargılanmasını istediklerini kaydetti.
Yaşananların aynı zamanda “yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkı”, “sağlıklı ve dengeli çevrede yaşama hakkı” ve “çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek ödevi” haklarını ihlal ettiğini belirten Lim, “Anagold Madencilik Sanayi ve Ticaret A.Ş, yöneticileri ve çalışanları ile gereken idari önlemleri almayan, denetim yapmayan olaya yol açan izin ve ruhsatları veren kamu görevlilerinin tespit edilmesini, yapılacak soruşturma sonucunda tespit edilen şüphelilerin atılı suçlardan cezalandırılmaları, şüpheli şirkete verilen tüm izinlerin TCK madde 60 gereğince iptali istemli olarak kamu davası açılmasını talep etmekteyiz” dedi.
Açıklamanın ardından yurttaşlar, dilekçeleri savcılığa teslim etmek üzere adliye binasına girdi.
ADANA
Adana Ekoloji Platformu üyeleri de suç duyurusunda bulundukları Adana Adliyesi önünde açıklama yaptı.
Platform yöneticisi Avukat Tugay Bek, yaptığı açıklamada yıllardır yapılan uyarılar ve açılan davalar dikkate alınmadan sürdürülen faaliyetler sonucunda yaşanan felaketi “sosyal cinayet” olarak tanımladı. Faciaya ilişkin etkin bir yargı süreci başlatılıp şüpheliler hakkında soruşturma açılarak, yurt dışına çıkış yasağı konulması gerektiğini söyleyen Bek. “Sadece şirket yetkilileri değil, ölüm madeninde işletme ve kapasite artırımına onay veren siyasiler, mülki amirler de yargılanmalıdır” dedi.
‘İKTİDAR İLİÇ’İ UMUTTURMAK İSTİYOR’
Madenin ortağı olan Çalık Grubu’nun “Biz sadece finansal yatırımcıyız”, Enerji Bakanı’nın ise “Halk sağlığını tehdit edecek bir durum yok” diyerek sorumluluğu üzerinden atmak istediğini dile getiren Bek, siyasi iktidarın Licik’in ülke gündeminden düşmesini beklediğini, adil ve şeffaf bir yargı süreci işletilmesini istemediğini ifade etti.
Licik’teki madenin faaliyetlerinin durdurularak kapatılması gerektiğini vurgulayan Bek, “Bağımsız odalar, bilirkişiler tarafından hava, su ve topraktan numuneler alınmasına izin verilmelidir. Tüm süreç, TTB, TBB, TMMOB ve ekoloji örgütleri gibi demokratik örgütlerin denetimine açık olmalı, şeffaflık sağlanmalıdır. Denetim sürecine, Fırat havzası ekosisteminin devamlı takibi mutlaka dahil edilmelidir. Göçük altında bulunan işçilere ulaşılmalı ve ailelerine tazminat ödenmelidir. Kapatılacak madende çalışan işçilere emeklerinin sömürülmeyeceği, sağlıklarını yitirmeyecekleri, ekolojik ortamda istihdam imkanları sağlanmalıdır” dedi.