EKOLOJİ HABER- Küresel iklim değişikliği ile birlikte artan sıcaklıklar ve bununla birlikte artan buharlaşma nedeniyle barajlardaki doluluk oranı azaldı. İlkbahar aylarında etkili olan yağışların barajlardaki doluluk oranına etki etmesi beklenirken, kurak geçen yaz aylarının ardından istenilen seviye yakalanamadı. Van’ın Gürpınar ilçesinde yer alan ve bölgenin tarımsal sulama ihtiyacını da büyük ölçüde karşılayan Zernek Barajı da kuraklıktan nasibini aldı. Öyle ki, bir zamanlar ‘Bu alanda balık avlamak tehlikedir’ ve ‘Suya girmek tehlikeli ve yasaktır’ levhalarının bulunduğu alanlar birer kurak tarlaya dönüştü. Enerji Piyasaları İşletme Anonim Şirketi’nin (EPİAŞ) Şeffaflık Platformu’nda yer alan bilgiye göre Zernek Barajı’ndaki doluluk oranı yüzde 11,5’e düştü.
Van Gölü Havzası’nda enerji üretimi, içme suyu ve tarımsal sulamada kullanılan Zernek, Koçköprü, Morgedik ve Sarımehmet gibi dört büyük önemli baraj bulunuyor. Zernek Barajı, Gürpınar ovası ve çevresini özellikle tarımsal sulama konusunda destekliyor. Önemli bir tarım alanı olan Gürpınar, hem bölgenin tarımsal yeterliliğini karşıladığı gibi bulunduğu bölgenin dışına da önemli bir katkı sunuyor. Bölge insanı için son derece önemli olan tarımsal sulama, Zernek Barajı’ndaki su kaybından dolayı tehlike altında.
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Faruk Alaeddinoğlu, küresel iklim değişikliği ve insan kaynaklı faktörlerin Van Gölü Havzası üzerinde ciddi etkilerinin olduğunu ve havzada bulunan barajlardaki su kaybının tedirgin edici boyutlarda olduğunu vurguladı.
Yapmış oldukları çalışmalarda havzadaki birçok değişikliğe tanıklık ettiklerini belirten Alaeddinoğlu, yaşanan su kaybının nedenlerini şöyle açıkladı: “Havzada yağışın şekli değişti. Geçmişte havzadaki yağışlar genellikle kar şeklinde olurdu. Ancak yağışlar artık kar şeklinde değil yağmur şeklinde düşüyor. Yağışın zamanlaması ve mevsimler arası geçişlerde de değişiklikler yaşandı. Normal şartlarda Eylül ayının sonundan itibaren başlayan yağışlar maalesef artık gerçekleşmiyor. Sonbahar ayları büyük ölçüde yağışlardan yoksun kalıyor. Yağışlar kış aylarına ve ilkbahar aylarına kaymaya başladı. Yağışlar bahar aylarına doğru kayınca, havaların da ısınmasına bağlı olarak, kar şeklinde yağması gereken yağışlar yağmura dönüştü. Van Gölü Havzası, eğimi fazla olan bir yer. Yağmur şeklinde düşen yağışlar o eğim dolasıyla toprağa sızmıyor. Eğim doğrultusunda akışa geçiyor ve büyük bir kısmı Van Gölü’ne ve diğer kapalı havzalara dökülüyor. Öte yandan havzanın sıcaklık ortalamasında da ciddi bir artış var. Bu da doğal olarak buharlaşmanın artması anlamına geliyor. Yağışlar az, buharlaşma ise fazla olunca göllerdeki ve barajlardaki su seviyesinde de kayıp yaşanıyor.”
Yaşanan su kaybında doğal faktörler olduğu kadar insan kaynaklı faktörlerin de olduğunun altını çizen Alaeddinoğlu, “Doğa yağışı azaltarak, sıcaklığı artırarak, buharlaşmayı fazla yaparak, kar şeklindeki yağışı yağmur şeklinde dönüştürerek bunu yaptı. Biz ne yaptık? Biz de sondajlar vurduk. Yani o toprakta bizim ya da doğanın kendi haliyle kullanması gereken suyu, bazen köydeki tarımsal ihtiyaçlar için bazen de çok daha farklı sebeplerden dolayı sondajlarla yüzeye çıkardık. Şimdi her yüzeye çıkardığımız su, seviye kaybetti. Şimdi düşen yağışlar artık toprağı da beslemiyor. Dolayısıyla kaynak çıkışları da gerçekleşmiyor. Kaynak çıkışları gerçekleşmediği için de akarsular beslenmiyor. Düşünün yaz aylarında korkunç bir sıcaklık artışı var. Dolayısıyla bu sıcaklık nedeniyle buharlaşma zaten düşen yağışın en az üç katı. Suyun çoğunu buharlaşma ile kaybediyoruz. Bizi destekleyecek olan o kaynak sularına da zaten sondaj vurmuş, yok etmişiz” şeklinde konuştu.
Gazete Duvar