Depremin ardından selden de etkilenen kentlerde alt yapının çöktüğünü belirten HDP Ekoloji Komisyonu, kentlerdeki yıkıntıların sel suyuyla birlikte yer altı ve yer üstü sularına karıştığını kaydetti.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Ekoloji Komisyonu Eşsözcüleri Menekşe Kızıldere ve Naci Sönmez, Maraş merkezli depremlerin 37’nci gününde meydana gelen sel felaketine dair açıklama yayınladı. Sel felaketinin, yönetim krizinin bir göstergesi olduğu ifade edilen açıklamada, “Yaşanan felaketleri ve can kayıplarını normalleştirmek, kanıksamak istemiyoruz” denildi. “Tek bir canımızı böylesi felaketlerde kaybetmeye tahammülümüz kalmadı” denilen açıklamada, selin olduğu yerlerde ulaşımın ve alt yapının çöktüğü kaydedildi.
‘KENTLER MEZARA DÖNÜŞTÜ’
Açıklamanın devamında şunlar belirtildi: “Urfa’da ulaşımı rahatlatmak adına yapılan battı çıktıları adeta bir sel suyu birikme alanına döndü, dere taşkınları kenti su altında bıraktı. Deprem travması yaşamakta olan deprem mağdurları için yapılan çadır kentler su altında kaldı. Deprem ve sel felaketlerinin ardından inşaat rantını esas alan, ekolojik sistemlerin sınırlarını gözetmeyen, insan ve canlı yaşamını odağına almayan ve iklim krizine karşı dirençsiz olan kentlerin sakinleri için mezara dönüştüğünü acı içinde yaşamaktayız. Oysa kentlerin her tür afeti gözeten, kapsayıcı ve dirençli planlanması gerekmektedir. Depremin yaşandığı on ilde de afet planlarına ilişkin hiçbir önlemin kent bazında doğru yürütüldüğüne şahit olmadık. Aynı durumu sel felaketinde de yaşamaktayız.”
‘HER CAN KAYBINDAN BAKANLAR SORUMLU’
Deprem ve sel felaketlerindeki kent ve ulaşımı ilgilendiren eksiklikler nedeniyle yaşanan her can kaybından Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı ve Ulaştırma ve Alt Yapı Bakanı’nın sorumlu olduğu aktarılan açıklamada, “Selin ardından su birikinti alanlarındaki suyun tahliye dahi edilemiyor olması utançtır. Fakat deprem felaketinin ardından yaşanan utançlar silsilesi iktidardaki hiçbir yetkilinin yüzünü dahi kızartmıyor. Tüm bu felaketlerin ardından iktidarın yapabileceği hiçbir şey kalmamıştır. Attıkları her adımın başka felaketlere yol açıyor. Depremin ardından kurulan çadır kentlerin ve çadır alanlarının su içinde kalması bu basiretsizliğin, liyakatsizliğin en acı göstergelerinden birisidir. Yaşanan sel felaketinin ardından depremi yaşayan kentlerdeki yıkıntıların sel suyu ile birlikte yer altı ve yer üstü sularına karıştığını görüyoruz. Bu illerdeki kullanılan şebeke sularının sağlandığı kuyu ve depolar için selden etkilenen kentlerdeki valiliklerden acil açıklama bekliyoruz” sözlerine yer verildi.
‘YENİ BİR YAŞAMI HEP BİRLİKTE KURACAĞIZ’
Selden etkilenen bölgelerdeki şebeke suyunu kullanan yurttaşlara uyarıda bulunulan açıklamada, şu ifadelere yer verildi: “Bu çürümüş düzeni bir an evvel bir tek canı dahi kaybetmeden değiştirmek zorundayız. Kentlerimizi yaşam onuruna uygun, tüm canlılara yaşam kalitesi sunan, kapsayıcı, afetlere karşı dirençli, ekolojik sistemleri tahrip etmeden ve ekolojik varlıklarımızı yok etmeden yeni baştan ayağa kaldırmak, kurmak mümkün. Merkeziyetçi, talimatsız iş yapamayan yerel yönetimi, halk iradesinin karar almaya direk etki ettiği bir yönetimle değiştirmek mümkün. Tüm canlıların güven içinde, sağlıklı ve dirençli kentlerde ve kırda yeni bir yaşamı hep birlikte kuracağız.”