EKOLOJİ HABER- Bu yıl insan kaynaklı iklim krizi nedeniyle hava sıcaklıklarının normal değerlerin üzerinde seyretmesi ve yağışların yetersiz olması sonucu yaşanan kuraklık nedeniyle bazı kentlere su sağlayan barajların doluluk oranları endişe verici seviyelere geriledi.
İzmir‘in su ihtiyacı Tahtalı, Balçova, Ürkmez, Güzelhisar, Gördes ve Alaçatı Kutlu Aktaş barajlarının yanı sıra yer altı kaynaklarından karşılanıyor. Ancak yağışların yetersizliği nedeniyle su seviyeleri alarm veriyor.İzmir Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi (İZSU) Genel Müdürlüğü verilerine göre; özellikle İzmir’in ana içme suyu kaynağı olan, kentin yüzde 44’lük su ihtiyacının karşılandığı Tahtalı Barajı’nda geçen yıl 44,19 olan su doluluk oranı, bu yıl aynı dönemde 29,90’a geriledi. Doluluk oranları Balçova Barajı’nda yüzde 25,83’ten 15,07’e, Gördes Barajı’nda yüzde 4,06’dan 3,09’a, Ürkmez Barajı’nda yüzde 52,58’ten 16,18’e, Güzelhisar Barajı’nda yüzde 65,05’ten 59,60’a ve Alaçatı Kutlu Aktaş Barajı’nda ise yüzde 49,64’ten 22,51’e düştü.
‘Kurak dönemde çok acısını çekeriz’
DHA‘nın aktardığına göre, Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü öğretim üyesi İklim Bilimci Prof. Dr. Doğan Yaşar, “İzmir’deki barajlarımızda su seviyesi, son 14 yılın en düşük seviyesine geldi. En son İzmir’in ana barajı Tahtalı’da su seviyesi, 2008’de yüzde 2’ye düşmüştü. 2009’da ise çok iyi yağışlar gerçekleşti” dedi.
1971 yılından sonra en yağışlı dönemin yaşandığını kaydeden yaşar, sonrasında Tahtalı Barajındaki doluluk oranının genellikle yüzde 75 ila 76 civarında olduğunu belirtti. Bu sene ise doluluk oranının yüzde 29 civarına düştüğünü açıklayan Prof. Yaşar, bunun son 14 yılda kaydedilen en düşük seviye olduğunu ifade etti.Yaşar, diğer barajlarda da doluluk oranının düştüğünü kaydederek “Şu anki aşamada bir sıkıntı olmasa da ‘tehlikenin başlangıcı’ diyebiliriz. Bir sonraki kurak dönemde çok acısını çekeriz. Ekim ayının serin geçiyor olması, yağış olmaması anlamını taşıyor. Bu nedenle barajdaki doluluk oranı, yüzde 25’lere kadar düşebilir. Eğer bu oran yüzde 20’lere düşerse, su kirli gelmeye başlar. Suyun tabandan çekilmesi, buna etkili olur” diye konuştu.
Kasım ayından sonra yağış beklediklerini kaydeden Prof. Dr. Yaşar, şunları ekledi:“Buna karşın bizim öncelikle yapmamız gereken barajlarımız yüzde 100 dolu bile olsa suyu tasarruflu kullanmak. Bugün, ‘Kuraklık var’ diye panik yapıyoruz. Bu kuraklık, bizim beklediğimiz bir kuraklıktı. Hazırlıklı olmamız gerekir. Gelişmiş ülkeler kuraklığa karşı her zaman hazırlıklıdır.”
Bursa’daki barajda hayvanlar otluyor
Bursa‘daki Ballıkaya Deresi üzerinde 1977-1983 yılları arasında bölgedeki tarım arazilerini sulamak için kurulan Demirtaş Barajı, küresel ısınma ve buharlaşma nedeniyle kuruma noktasına geldi.Yaklaşık 2 bin 160 hektar tarım arazisinin su ihtiyacını karşılayan barajdaki çekilme, endişe yarattı. Kuruyan noktalarında derin çatlakların oluştuğu, koyun ve keçilerin otladığı baraj, drone ile havadan görüntülendi.Uludağ Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Efsun Dindar, barajdaki çekilmenin en büyük nedeninin küresel ısınmanın yanı sıra bilinçsiz tüketim olduğunu belirtti.
Bursa’daki su tüketiminin yüzde 72’sinin tarımsal sulamada kullanıldığını belirten Doç. Dr. Dindar, “Küresel iklim değişikliği ile küresel ısınmanın etkilerini gündelik hayatımızda görmeye başladık. Bir tarafta aşırı seller, yağışlar olurken; bir tarafta da aşırı sıcaklar kuraklık boyutuna ulaşarak önümüzdeki dönemlerde de su stresi ve su kıtlığı çekmemize sebebiyet verecek bir boyuta ulaşmış durumda” diye konuştu.Durumun etkilerinin dönemsel olarak daha fazla hissedildiğini kaydeden Dindar, “Bir yanda yağmur yağıyor seviniyoruz ama sıcaklıklar mevsim normallerinin üzerinde seyrediyor ki maalesef buharlaşma ile hem barajlarımızda hem de topraklarda ciddi bir kuraklık baş gösteriyor” dedi.
Su kullanım oranlarına dikkati çeken Doç. Dr. Dindar, yüzde 72 gibi büyük bir su oranının tarımsal alanda kullanıldığını aktardı:
“Çiftçimizin de sulamayı yeni teknolojilerle değil de daha eski teknolojilerle ve bilinçsizce kullanması durumunda da sulama barajlarımızdan, göletlerimizden, nehir ve akarsularımızdan çekilen su miktarı arttıkça, oranın da ekosistemi ve dengesi bozulmuş oluyor.”
Foto : DHA
Yazı: Yeşil Gazete