EKOLOJİ HABER- Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Göcek’te özel çevre koruma bölgesi ve doğal sit statüsündeki Ayten Koyu’na yat limanı yapılması için bir kez daha ÇED süreci başlattı. Göcek Halk Meclisi Başkanı Onur Ugan, “Göcek koylarının daha fazla marinaya değil, talana karşı korunmaya ihtiyacı var. Birçok endemik türü, biyolojik çeşitlilik kaybolacak” dedi.
Artı Gerçek’e göre Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından Muğla Çevre Vakfı’na (MUÇEV) MUÇEV tarafından farklı şirketlere kiralanıyor. Kiralanan bu koylar talan projeleri ile yapılaşmaya açılmaya açılıyor. MUÇEV son olarak Muğla’nın Fethiye ilçesine bağlı Göcek Mahallesi’ndeki Ayten Koyu’ndaki bir bölgeyi 33 yıllığına Ege Marina Turizm Anonim Şirketi’ne kiralamış ardından
yat yanaşma ve bağlama limanı inşa etmek için Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na başvurmuştu. Bakanlığın MUÇEV’in ÇED sürecini iptal etmesinden sonra bu kez koyu kiralayan şirket bakanlığa başvurdu. ÇED dosyasında yer alan bilgilere göre, 14 bin 657 metrekarelik alanda yapılmak istenen yat limanına 46 adet yat bağlanması planlanıyor. Proje alanı Fethiye-Göcek Özel Çevre Koruma Bölgesi ve aynı zamanda üçüncü derece sit alanı içerisinde kalıyor.
Göcek Halk Meclisi Başkanı Onur Ugan, “Biz daha önce proje iptal oldu diye çok sevinmiştik. İlk süreç başlatıldığında burada bütün sivil toplum örgütleri ve doğayı seven insanlar itiraz etmişti. Ancak iptal edilen sürecin tekrar başlamasını üzücü ve anlamsız buluyoruz. Göcek’i var eden doğallığı, sakinliği, mavisi, yeşili bozulmadan korunabilmesi için elimizden geleni yapacağız. Tüm koylara marina yaparsak teknelerin gidecek yeri kalmayacak. Halkın zaten gideceği birkaç yer var. Onları da özelleştirince buradaki insanlar ne yapacak? Kendi evlerinde, kendi köylerinde yabancı gibi olmuşlar. Nasıl onlar yılmıyorsa biz de onlar gibi yılmadan mücadelemize devam edeceğiz” dedi.
Projenin yarattığı risklere dikkat çeken Ugan, “Göcek koylarının daha fazla marinaya, bağlama iskelesine, günübirlik tesis alanına değil; talana karşı korunmaya ihtiyacı var. Ticari amaçlarla sahiplenilen bu koyların doğal güzelliklerinin kısa zamanda yok edileceği, daha da önemlisi günlük (Sığla) ağaçları başta olmak üzere birçok endemik türü ve canlıları barındıran bu doğal yaşam alanları ile birlikte, biyolojik çeşitliliğin de kaybolacağı ortadadır. Doğal SİT olarak belirlenen bu koylarda yapılaşmanın önünün açılması çok büyük riskler barındırmaktadı” diye konuştu.
