EKOLOJİ HABER- Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) ve Türkiye destekli paramiliter grupların 26 Kasım’da Suriye’de başlattığı saldırılar sürerken, bölge halkı yine göç yollarına düştü. Ülkede yaşanan gelişmeler bağlamında yaşanan göç dalgasına ilişkin açıklamalarda bulunan Dünya Gıda Programı (WFP) Acil Durumlar Koordinasyon Direktörü Samer Abdel Jaber, saldırılar sonrası 280 bin kişinin yerinden edildiğini açıkladı. Abdel Jaber, “Durum devam ederse, yaklaşık 1,5 milyon kişinin yerinden edilmesini ve desteğimize ihtiyaç duymasını bekliyoruz” vurgusu yaptı.
Suriye’de 2011 yılında başlayan iç savaşta resmi verilere göre, 3 milyon 700 binden fazla kişi Türkiye’ye göç etti. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, 20 Kasım’da yaptığı açıklamada 2024 yılı içerisinde 114 bin 83 Suriyeli’nin ülkesine dönüş yaptığını belirtti.
Göçler üzerine çalışma yapan Barış Akademisyeni ve Ege Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Lülüfer Körükmez, Suriye’deki yeni göç dalgasına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Bakanlığın yaptığı açıklamada Suriye’ye yapılan geri dönüşlerin ne koşulda yapıldığı konusunda yeterli bilgi olmadığını belirten Lülüfer Körükmez, “Gönüllü, güvenli ve onurlu” dönüşler hakkında ciddi kuşkuların olduğunu söyledi. Lülüfer Körükmez, geri dönüş yapan insanların yaşam haklarının ihlal edildiğini söyleyerek, “Geri dönüşlerin resmi aktörlerin dediği gibi çok da onurlu ve güvenli olmadığını düşünüyoruz. Suriyeli sayısına ilişkin yapılan açıklamalar bize gerçek resmi göstermiyor. Geri giden Suriyelilerin nerelere yerleştirildiği ve güvenliklerin nasıl sağlandığına dair bir bilgi yok. Suriye’de çatışmalar halen devam ediyor ve dolayısıyla bu gidenler nereye gidiyor bilmiyoruz” dedi.
Çatışmalı bölgelerde yaşayan halkın gidebileceği güvenli bölgelerin sayısının az olduğuna dikkat çeken Lülüfer Körükmez, “İlerleyen süreçte Bölge halkının nerede olacağını göreceğiz. Her ne kadar iktidarın göçmenlere ‘kucak açma’ gibi söylemleri olsa da göçmenlere ve mültecilere yönelik sıkı politikalar uyguladığını biliyoruz. Ali Yerlikaya’nın İçişleri Bakanı olmasından sonra, sınır dışı sayılarının çok fazla olduğunu ve göçmenlerin birtakım haklardan yararlanmadığını da biliyoruz. Dolayısıyla iktidarın göçmenlere ve mültecilere karşı bir yumuşamaya gideceğinin ipuçları elimizde yok. Avrupa, Türkiye gibi diğer ülkelerde bulunan göçmenleri Avrupa sınırları dışında tutma yöntemlerini devam ettirecektir. Yeni bir savaşla birlikte Avrupa’nın ‘mültecileri kabul edeceğiz’ diye söylemesini beklemiyoruz” diye belirtti.
Lülüfer Körükmez, iklim krizinin yanı sıra küresel çapta yaşanan çatışma ve savaş ortamları gibi birçok nedenden dolayı göçün artık küresel bir sorun olduğunu söyleyerek, şunları kaydetti: “Artık göçün normalliğini kabul edip hep birlikte insan onuruna yakışan çözümler bulmamız gerekir. Bu sadece Türkiye’nin sorunu değil. Dünya’nın sorunu olması lazım. Sivil toplum örgütleri ve hak savunucuları yıllardır çok geniş bir alanda göçmenler için ellerinden geleni yapıyor. Ancak Türkiye’de özgürlüklerin kısıtlanmasıyla birlikte göçmenlerin ve mültecilerin hak savunuculuğunu yapmak zor hale geliyor.”