Muğla’da bulunan termik santrallere Meclis bahçesinde dikkat çeken ekoloji örgütleri, AİHM’in Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy santralleri hakkında verdiği kapatma kararının uygulanmasını talep etti.
Muğlalı köylüler ve ekoloji örgütleri, Muğla’da bulunan Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy Termik Santrallerinin kapatılması talebiyle Meclis bahçesinde basın açıklaması yaptı. Açıklamaya, İklim Adaleti Koalisyonu, Muğla Çevre Platformu (MUÇEP), Ekoloji Birliği, Doğu Akdeniz Çevre Dernekleri (DAÇE), İkizköy köylüleri, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekilleri Züleyha Gülüm ve Serpil Kemalbağ ve Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Milletvekili Burak Erbay katıldı.
Açıklamada konuşan İklim Adaleti Koalisyonu aktivisti Melis Tantan, Türkiye’nin iklim krizi ile mücadelede 2050’ye kadar sıfır emisyon hedefine ulaşmayı hedeflediğini hatırlattı.
‘SANTRALLER MUĞLA’NIN HAVASINI KİRLETİYOR’
Son 20 yılda hızla artan kömür enerjisinden vazgeçilmesi gerektiğini söyleyen Tantan, bu kapsamda Muğla’daki Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy santrallerini ve maden sahalarının kapatılması gerektiğini belirterek, şunları aktardı: “Santrallere tahsis edilen maden sahalarının yarısına yakını ormanlık alanlardır. Baca gazı arıtma tesisleri, katı atık depolama ve kül sahaları için gerekli şartlar hala sağlanmamaktadır. Santraller buna karşın çevre izni alıp çalışabiliyorlar. Bu santrallerin emisyonu Muğla’yı Türkiye’nin havası en kirli illerinden biri haline getiriyor.”
68 BİNDEN FAZLA ÖLÜM
Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy termik santrallerinin faaliyete girdiği tarihten bu yana 68 binden fazla ölüme ve 98 milyar euronun üzerinde sağlık masrafına neden olduğunu belirten Tantan, 3 termik santralin yıllık sağlık maliyetinin 41 milyar lira olduğunu aktardı. Santrallerin su varlığını tehdit ettiğine işaret eden Tantan, “Santraller bugüne kadar 360 milyon tonu bulan karbondioksit salımlarıyla iklim krizini derinleştiriyorlar. Bölgenin temel geçim kaynakları olan zeytin, bal ve diğer tarımsal ürünlerde ciddi oranda nitelik ve verim kaybına yol açıyorlar. Yerel halkın yerinden edilmesi ve göçe zorlanması, bölgede yaşayan insanımızı aidiyetsizlik hissiyle ve derinleşen yoksullukla karşı karşıya bırakıyor. Diğer taraftan, alım garantisi, kapasite mekanizması gibi teşviklerle kamu bütçesine yılda 200 milyon dolara yakın maliyet getiriyorlar. Üstelik ülkemizin kurulu elektrik üretme kapasitesi, bunların ürettikleri elektriğin çok üstünde, yani kapatılmaları bir elektrik kesintisine yol açmayacak” diye konuştu.
‘MAHKEME KARARLARI UYGULANSIN’
Muğla’da uygulanan ekokırıma son verilmesini talep ettiklerini ifade eden Tantan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kömür ocaklarının genişlemesi durdurulmalı. 1997’de Aydın İdare Mahkemesinin Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy termik santrallerinin kapatılması için verdiği karar Danıştay tarafından da onanmıştır. Türkiye Muğla termik santrallerinin kapatılmasına yönelik Danıştay kararını uygulamadığı için 2005’te Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından mahkum edilmiştir. AİHM kararlarının devletler tarafından uygulanmasını izlemekle görevli merci olan Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Türkiye’nin Muğla santralleriyle ilgili 2005 tarihli Okyay ve Diğerleri kararını uygulamadığını tespit ettiğinden incelemeye almıştır. Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy termik santrallarının kapatılma kararı bir an önce uygulanmalıdır.”
‘DOĞA İÇİN ADALET İSTİYORUZ’
Ardından söz alan avukat İsmail Hakkı Atal, 1997 yılında Aydın İdare Mahkemesi kararının uygulanmadığını hatırlatarak “Bu üç termik santralin halen çalışması Türkiye için bir hukuk utancıdır, adalet katliamıdır, hukuk katliamıdır. Doğa için adalet istiyoruz” dedi.
Grup açıklamanın ardından Muğlalılar ve ekolojistlerin taleplerini dile getirmek için HDP’nin grup toplantısında katılmak üzere Meclis’e geçti.