EKOLOJİ HABER- Şirketlere peşkeş çekilen Diyarbakır’ın Kulp ilçesinden sonra maden şirketleri Lice’ye de göz dikti. Licê ilçesine bağlı kırsal Akçabucak, Heşeder, Mizag, Peçar, Bayırlı ve Şaxur mahallelerini kapsayan bölgede bakır çıkarma ile eleme ve kırma tesisi projesi kurulması planlanıyor.
Konyalı olan Dimin Madencilik tarafından başvurusu yapılan proje için 2020 yılında “Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) gerekli değildir” raporu verildi. “ÇED gerekli değildir” raporu sonrası bölgede sondaj çalışmalarına başladı. Bölgede ormanlık alanın 700 hektarlık bir bölümünün bakır madeni projesi kapsamında yok edilmesi planlanıyor.Hayata geçirilmek istenen bu madene tepki göstermek için 28 Eylül’de Lice’nin Mizag Mahallesi’nde buluşarak eylem yapan mahalleliler bir kez daha madeni istemediklerini ve buna karşı sonuna kadar mücadele edecekleri mesajını verdi.
Maden arama çalışmalarına tepki gösteren mahalle sakinlerinden Abdulkerim Okman, madenden kaynaklı tarım ürünlerinin zarar gördüğünü kaydederek çalışmaların durdurulması gerektiğini ifade etti.Okman, “Buralar bizim topraklarımız ve yaşam kaynağımız. Maden çalışması yapılırsa burada yaşam kalmaz. Maden öncesinde mahallede tarımdan verim alıyorduk ama çalışmalardan sonra hiçbir verim alamaz olduk. Mahallelilerin madene rızası olmadan maden çalışması yaptılar. Bizler küçüğünden büyüğüne kadar madene karşıyız. Tüm kesimlere çağrımdır, gelip bize destek olsunlar ve bu maden çalışmasını durduralım” çağrısı yaptı.
Defalarca kez şirketlere maden istemediklerini söylediklerini vurgulayan Medin Aldan ise “Şirket sahipleri bize, ‘Devlet izin vermiş’ diye yanıt verdiler” dedi. Mizag kırsal mahallesinde ailesinin 67 yıldır tarımla geçindiğini kaydeden Aldan maden çalışmalarının başlamasıyla tarımdan aldıkları verimin azaldığını belirtti.
Aldan, “Köyümüz normalde ceviz ve arıcılıkla meşhurdur ama bu sene hiçbirini görmedik. Ömrümde tarımın bu kadar kötü olduğu bir dönem görmedim. Önceden bir günde 3-4 kamyon sebze köyden çıkardı ama şuan günlük ihtiyacımızı bile manavlardan karşılıyoruz. Yani anlayacağınız köylerde hiçbir şey kalmadı. Maden çalışmaları kapsamında ağaç katliamı da ortaya çıktı” diyerek, madencilere geçit vermeyeceklerini söyledi.
Geçimlerini tarım ve arıcılıkla sağladıklarını kaydeden Bayram Sabrioğlu, “Bu kadar ağaç katlediliyor. Orman bakanlığı nerde? Neden duruma sesiz kalıyor? Şirketler mahallelilere BİM, A 101 kartları ve para vererek, kandırmaya çalışıyorlar ama biz bunlara kanmayız. Etrafta gördüğünüz bütün dağlar madenler için eritilecek. Bizim köyde akan suyun üstünde 24 tane sondaj vurulmuş. Ve her sondaj 700-800 metre derinliğinde. Tabi maden ilerleyince bu sondajların yanı sıra dinamitler de patlatılacak. Bu durumda köyün sonu ne olacak” diye sordu.
Şirketin mahalleleri “Burada yapılan maden size zarar vermeyecek” diye kandırmaya çalıştığını dile getiren Sabrioğlu, “Maden şirketleri aynı zamanda köylüleri kandırarak, ‘Biz burada siyanür kullanmıyoruz’ diyorlar. Oysaki siyanür de kullanılıyor, taşımacılıkta yapıyorsun. Bu yalanlara biz kanmayız. Bu maden çalışmasına karşı kanımızın son damlasına kadar mücadele edeceğiz ve coğrafyamızı madencilere peşkeş çekilmesine izin vermeyeceğiz” dedi.
Maden çalışmalarına tepki gösteren Arif Okman, “Devletin bizimle sorunu nedir? Ne istiyor bizden? 500 haneden oluşan bir mahallemiz ve yaklaşık bin 500’e yakın nüfusumuz var. Burada maden yapacaklarsa bu kadar insan ne olacak. Ne suyumuz ne de tarlamız kalmadı. Devlet 1993’te bizi köylerimizden sürgün ettiği gibi şimdi de maden çalışmalarıyla bizi mahallelerimizden sürgün etmek istiyor. Bizler toprağımızdan vazgeçmeyeceğiz kanımızın son damlasına kadar da burada maden yapılmaması için mücadele edeceğiz” dedi.
Maden çalışmasının akarsuyun kirlenmesine ve bunun da insan sağlığına zarar vereceğine dikkat çeken Mikail Ayşin, “Aynı zamanda dedelerimizden kalma 3 tane değirmen var ve arılarımız var. Maden çalışması devam ederse değirmen suyumuz kirlenecek ve bizim için tarihi olan değirmen yok olacak. Arıcılık ölecek. Binlerce meşe ağaçları kesildi. Bu şirketler devletten güç alarak bugün buralara kadar gelebiliyorlar” ifadelerini kullandı.
Maden çalışmaları kapsamında vurulan sondajlardan kaynaklı suların da kirlenmeye başladığını, tarlalarına ektikleri sebzelerin kuruduğunu ifade eden Ayşin, “Devlet mahallemizi şirketlere satmış. Devlet mahalleyi şirkete vermeden devlete ait araziye şirket nasıl girebilsin? Vurulan sondajlardan kaynaklı hayvan otlatma alanlarımız daralmış. Hayvanların içtikleri sular kirlendiği içinde hastalıklara sebep veriyor” diyerek, sonuna kadar mücadele edeceklerini belirtti.
MA