Ağrı’nın Diyadin ilçesinde Murat Nehri’nin kıyısında bulunan Ûlikent, Bilîgana Jorê, Seîd Beg, Mele Qede, Gêdûk, Tendûrek Zeynel ve Qîro köylerinin yanına kurulan maden sahasındaki çalışmalar yaşamı olumsuz etkiledi. Koza Holding tarafından altın arama için açılan maden sahasının ÇED raporuna göre, bölgede birçok canlı türü yaşıyor.
Arama için şirket alt yapı çalışmalarını sürdürürken, dairesel olarak 7 köyün yanında kurulan maden sahası köylülerin yaşamını olumsuz etkiliyor. Geçimlerini çiftçilikle sürdüren bölge sakinlerinin yaşamı, kazı çalışmaları, kazı çalışmalarında patlayıcı kullanılması, yollarının şirket araçları tarafından işgal edilmesi nedeniyle yaşanmaz hale geldi. Maden şirketinin faaliyete girerek ilerde siyanür kullanmaya başlama ihtimali bölge sakinlerini endişelendiriyor.
Çalışma ve patlamaların yol açtığı toz nedeniyle ciddi sorunlar yaşadıkların belirten Bilîgana Jorê köyünden Fevzi Yüce (42), “Maden sahasından çıkan toz nedeniyle hayvanlarımızı otlatamıyoruz. Bu toz, ekin yaptığımız arazilere de zarar veriyor. Bu daha başlangıç. Yarın tam olarak bu maden faaliyette geçse burada barınmamız mümkün olmayacaktır. Siyanür kullanılması durumunda bu insanlar ne yapacak? Geçenlerde bir taziyemiz oldu. Maden sahasından gelen tozlar nedeniyle cenazeyi defnetmekte zorlandık. Araçlar arazilerimiz ortasında bir izin almadan yol yapıp gitmişler. Kime nereye şikayet edeceğimiz bilmiyoruz. Bu durumun artık sonlanmasını istiyoruz. Burada yaşayan insanlar olarak bu madeni burada istemiyoruz. Bin yıldır bu topraklarda yaşıyoruz, ama bizi göçe zorluyorlar. Biz bu durum lehimize çözülmesini istiyoruz. Geçen yıl araziden aldığımız verimi bu sene alamadık. Bunu nedeni ise maden sahasından köylere tarlalarla yayılan tozdandır. Madeni burada istemiyoruz” ifadelerini kullandı.
Köylülerden İlhan Demir (75), maden sahasını kurulmasına izin vermedikleri için eski Diyadin kaymakamı ve aynı zamanda kayyımı olan Alper Balcı tarafından tehdit edildiklerini belirterek, “Biz bu maden şirketi kurulurken bütün köylü olarak tepki gösterdik. Sonradan Giyadîn kaymakamı ve kayyımı olan Alper Balcı, köye gelerek bizi tehdit etti. Daha sonra biz makamına gittik. Balcı, bizi makamında tehdit etti. Daha sonradan bizi din ve imamlarla ikna etmeye çalıştılar, ama biz her zaman dediğimiz gibi, ‘Biz burada maden istemiyoruz.’ Bu maden şirketin siyanür kullanması durumda Murat Nehri’nden Fırat Nehri’ne kadar gidecek ve oradan Hazar Gölü’ne dökülecek. Bu durum sadece bizim için değil, bir sürü insan ve canlı için tehdit oluşturuyor. Biz köy halkı olarak bu maden şirketini burada istemiyoruz. Elimizden ne geliyorsa yapacağız” diye konuştu.
Tarım ve hayvancılıkla uğraşan Cemal Demir, içme sularının kirli aktığını belirterek, “Maden sahasından çıkan toz evlerimizin içine kadar giriyor. Sularımız o kadar kirli akıyor ki hayvanlarımız bile su içmiyor. Sürekli dinamit patlatıyorlar ve evlerimiz sarsılıyor. Bu madenin kapatılması için yaptığımız çalışmalar bir işe yaramıyor. Biz arsalarımızı vermiyoruz. Bize ‘Bu bölgeyi terk edin gidin’ diyorlar. Bizler nereye gidelim? Biz bin yıldır bu bölgede yaşıyoruz. Murat Nehri’nden bulunan balıklar her gün ölüyor. Biz bu maden ocağını burada istemiyoruz” şeklinde konuştu.
Maden şirketinden dolayı köylülerin göçe zorlandığını söyleyen Gıyaseddin Karakaba, maden kapatılmasını gerektiğini belirterek, burada çıkmayacaklarını ve direneceklerini söyledi. Maden şirketi ile birlikte hayatlarının felakete döndüğünü belirten Karakaba, “Hayvanlarımıza içme suyu bile bulamıyoruz. Biz ciddi bir mağduriyet yaşıyoruz. Geldiler bizden izin almadan tapulu arsalarımıza el koydular. Ekim zamanı ama biz halen tarlalarımızı biçemedik. Ne bir verim var ne de tozdan dolayı iş yapabiliyoruz. Ûlikentliler olarak bu durumu kabul etmiyoruz. Madenin kapatılmasını istiyoruz. Bu maden ocağından dolayı rezil olduk. Biz tarım ve hayvancılıkla geçimimizi sağlıyoruz. Bunlar da bizim elimizde alınsa biz nasıl hayatımız idame ederiz? Bizi göçe zorluyorlar. Bize bir çözüm bulmasını istiyoruz. Şimdi toprağımızı elimizden almaya çalışıyorlar. Biz köylüler olarak bu madeni burada istemiyoruz. Bu topraklar bin yıldır bizim. Dedelerimizden atalarımızdan bize kaldı. Başımızı kesseler biz buradan çıkmayız” diye belirtti.
MA