EKOLOJİ HABER- Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) tarafından 15 Temmuz darbe girişiminin ardından kayyım atanan Koza Altın İşletmeleri, Ağrı’nın Diyadin ilçesinde geçtiğimiz yıllarda 20 ton altın rezervi tespit etti. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’ndan Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) onayı alan şirket, Mollakara Köyü’nde siyanürle altın aramak için hazırlıklara başladı. Artı Gerçek’e konuşan Türkiye Çevre Platformu Danışma Kurulu üyesi Mehmet Nuri Taşdemir, prefabrik yapılarla şantiyenin kurulduğunu ve dağların tıraşlandığını belirterek, “Saha düzenleniyor. Elekler kurulmuş, iş makineleri çalışmaya başladı. Havuz yapacaklar kısa sürede. Bir yıl içerisinde üretim başlayacak” dedi.
Ağrı’daki maden sahasının İliç’te facianın yaşandığı Çöpler altın madeninden daha yüksek bir rakımda olduğuna, Murat Nehri’nin maden sahanın yanından geçtiğine dikkat çeken Taşdemir, “Maden sahasının olduğu alan 2 bin 300 metre dolaylarında bir rakıma sahip. İliç’ten çok daha yüksek. Yanından Murat Nehri geçiyor ve bu nehir Fırat Nehri’nin en büyük kolu. Geniş bir coğrafyadan Fırat Nehri’ne, oradan da Basra Körfezi’ne kavuşuyor. Güçlü akan bir nehir. Maden sahasındaki bir göçük, deprem durumunda buraya karışacak ve zehir büyük bir coğrafyaya yayılacak. 722 kilometrelik koca bir alan tehlike altında” diye konuştu.
İliç’te 9 işçinin toprak altında kaldığı facianın Ağrılıları da korkuttuğunu dile getiren Taşdemir, projenin durdurulması çağrısında bulundu. Taşdemir, “Mollakara Köyü de bölge gibi vereceği göçü vermiş zaten. İnsanlar yoksul. Arazilerini yüksek değerlerle almışlar. Vaatler falan verilmiş. Muhalefet yok yani. Henüz yolun başındayken durdurulması ve projenin iptal edilmesi lazım. İkinci bir facia yaşanmadan bu girişimden vazgeçilmesi lazım. İliç bunun en bariz örneği. İnsan yaşamı ve doğa kurban edilmemeli” dedi.
Maden sahasındaki faaliyetlerinin bölgeyi olumsuz etkileyeceğini belirten Taşdemir, “Yer üstü örtüsü zarar görecek. Tarım ve hayvancılık yok olacak. Beş kilometre uzaklıkta 20’ye yakın özel kaplıca işletmesi var. Her bir kaplıcada 20 aile geçimini sağlıyor. Diyadin ilçesindeki kaplıcalar sağlık turizmi açısından da oldukça revaçta. Bu sektör de ölecek maden faaliyetlerine bağlı olarak. Doğudan batıya zaten göç var, bu maden göçü arttıracak. Su ile beraber hava kirliliği de oluşacak. Ağrı Dağı, Balıklı Göl, zaten havası kirli olan Iğdır ve Ağrı bundan doğrudan etkilenecek. Diyadin’de oluşacak böyle bir tehlike bununla da sınırlı değil. Saha, Zilan Deresi’ne iki, üç kilometre uzaklıkta. Burada Zilan Çayı’na ve çayın aktığı Van Gölü’ne de zehir taşınacak. Yani Van Gölü Havzası ile Serhat bölgesi bir bütün olarak risk altında. Bölgeden göç başlayacak. Hastalıklar baş gösterecek” diye konuştu.
Artı Gerçek
