EKOLOJİ HABER- Kasım 2023’te Karadeniz bölgesini vuran Bettina Fırtınası, şiddetli yağmur ve kar yağışı, insan kaynaklı iklim değişikliği nedeniyle iki kat daha olası hale geldi.
World Weather Attribution grubundan uluslararası bir bilim ekibi tarafından yapılan hızlı ilişkilendirme analizine göre, Kasım 2023’te Karadeniz bölgesini vuran Bettina Fırtınası, şiddetli yağmur ve kar yağışı, insan kaynaklı iklim değişikliği nedeniyle iki kat daha olası hale geldi. Çalışma, Rusya-Ukrayna arasındaki uluslararası silahlı çatışmanın fırtınanın etkilerini daha da kötüleştirdiğini vurguluyor.
28 Kasım’da Doğu Avrupa’da karaya çıkan Bettina Fırtınası Moldova, Bulgaristan, Romanya ve Ukrayna’ya yoğun kar yağışı, Kırım, Ukrayna’nın doğusu ve Türkiye’nin büyük bölümüne ise şiddetli yağış getirdi. Karadeniz’de saatte 120 km’ye varan kasırga şiddetindeki rüzgarlar, Kırım Köprüsü’ndeki koruyucu bariyerlere zarar veren güçlü dalgalara yol açtı. Fırtına sırasında çoğu Ukrayna’da olmak üzere en az 23 kişi hayatını kaybederken, 2,5 milyondan fazla insan elektrik kesintileri, altyapı hasarları ve ulaşımdaki aksaklıklardan etkilendi.
İklim değişikliğinin şiddetli yağmur, kar yağışı ve sert rüzgarlar üzerindeki etkisini ölçmek için bilim insanları, gözlemlenen hava durumu verilerini ve iklim modeli simülasyonlarını analiz ederek, yaklaşık 1,2 derece küresel ısınmanın yaşandığı günümüz iklimi ile daha soğuk olan sanayi öncesi iklim arasında olayın nasıl değiştiğini karşılaştırdı. Çalışmada, Karadeniz çevresinde Ukrayna, Rusya, Moldova, Romanya, Bulgaristan, Türkiye ve Gürcistan bölgelerini kapsayan bir alanda 3 günlük ortalama yağış (kar ve yağmuru birleştiren) ve 3 günlük ortalama maksimum rüzgar hızı incelendi.
Araştırmacılar, tarihsel verilere bakarak, küresel ısınmanın mevcut seviyelerinde, Bettina Fırtınası ile ilişkili rüzgar hızlarının yaklaşık her üç yılda bir beklenebileceğini, benzer şiddetli yağışların ise ortalama her 20 yılda bir gerçekleştiğini tahmin etti.
Hava gözlemlerini ve iklim modellerini birleştiren bilim insanları, insan kaynaklı ısınmanın yağışları yaklaşık %5 daha şiddetli ve iki kat daha olası hale getirdiğini buldu. Bu bulgu, iklim değişikliği nedeniyle bölgede yağışların arttığını gösteren önceki projeksiyonlarla uyumlu. Araştırmacılar, insan kaynaklı ısınmanın aynı zamanda kış fırtınalarından daha fazla yağışın kar yerine yağmur olarak düşmesine yol açtığını ve bunun da daha şiddetli sellere neden olabileceğini belirtiyor.
En Savunmasız Olanlar En Çok Etkileniyor
İnsan kaynaklı ısınmanın devam etmesiyle Doğu Avrupa’da kış fırtınalarından kaynaklanan yağışlar daha da yoğunlaşacak ve petrol, kömür ve gazdan hızla uzaklaşarak emisyonları net sıfıra indirmenin acil bir ihtiyaç olduğunu vurgulayacak.
Doğu Avrupa’daki kuvvetli rüzgarlarda iklim değişikliğinin etkisi daha az nettir. Geçmiş hava durumu verileri kuvvetli rüzgârların sıklığının azaldığına işaret ederken, iklim modelleri ısınmanın devam etmesi halinde kuvvetli rüzgârların sıklığının artacağını öngörüyor.
Çalışma, Rusya-Ukrayna arasındaki uluslararası silahlı çatışmanın Bettina Fırtınası’nın etkilerinin şiddetlenmesinde oynadığı role dikkat çekerek, savaş nedeniyle yerlerinden edilen Ukraynalıların, özellikle de dondurucu soğuklara karşı en savunmasız olan ve tahliye imkanı en az olan yaşlılar, çocuklar ve engellilerin bu durumdan en çok etkilenenler olduğunu belirtiyor.
Londra Imperial College Grantham Enstitüsü – İklim Değişikliği ve Çevre Bölümü İklim Bilimi Kıdemli Öğretim Görevlisi Dr. Friederike Otto, iklim değişikliği ve çatışmanın bir araya gelerek yıkıcı sonuçlar doğurabileceğini söyledi ve şöyle devam etti: “Afrika Boynuzu, Batı Asya ve Libya’daki aşırı hava olayları üzerine yapılan son Dünya Hava Durumu Araştırmaları, savaşın insanların felaket sonrasında müdahale etme kabiliyetini büyük ölçüde azalttığını ortaya koydu.Yüz binlerce Ukraynalı savaş nedeniyle yerlerinden edildi ve kış aylarında sivil enerji altyapısının zarar görmesi, savunmasız bir nüfus üzerinde geniş kapsamlı etkilere yol açmaya devam ediyor. Dünya fosil yakıtları yakmayı bırakana kadar, dünyanın dört bir yanındaki aşırı hava koşulları şiddetlenmeye devam edecek ve dünyayı daha istikrarsız ve daha tehlikeli hale getirecek.”