EKOLOJİ HABER- Muğla’nın Milas ilçesi İkizköy’de bulunan Akbelen Ormanı’nda Limak Holding ve IC Holding’in ortak iştiraki YK Enerji’nin maden sahasını genişletmek için başlattığı ağaç katliamına bölge halkının karşyı koyması davayla sonuçlandı.
ANKA’da yer alan habere göre Şirketlerin 780 dönümlük arazideki ağaçları kesmemesi için bölge halkı ve çevre savunucuları bölgede nöbet başlatmışlardı. Ormanı savunurken darp edilen Ahmet Tatar ve ikizköy Mahalle Muhtarı Nejla Işık’a “Ormanı işgal ve ormandan faydalanma” suçlamasıyla dava açıldı. Davanın ilk duruşması Milas 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülmeye başlandı.
Bölge halkının ”Akbelen 12 Eylül davası” adını verdikleri davanın ilk duruşmasından önce sanıklar ve sanık avukatları açıklama yaptı. Milas Belediye Başkanı Fevzi Topuz da duruma öncesi destek olmak için adliyeye geldi.
İkizköylülerin gönüllü avukatı İsmail Hakkı Atal, davanın Türkiye’de emsalinin olmadığını belirterek, şunları söyledi:”Trajikomik bir dava. Artık söyleyecek kelime bulamıyorum. Çünkü bir tarafta orman kesilirken biz ormanı korumak için oradaki nöbet alanımızdaki çadır dört metrekare ‘ormana tecavüz etti’ diye dava açılıyor. Limak yan tarafta 760 dönüm ormanı kesiyor, bizim arkadaşlarımıza dört metre ormana tecavüz etti diye dava açılıyor. Kardeşim orman mı kaldı? Ormanı bırakmadınız! Biz ormanı sizden korumaya çalışıyoruz. Bu artık kelimelerle ifade edilemeyecek kadar absürt, komik ve Türkiye’de yargının ne hale geldiğini gösteren bir davadır. Türkiye’de yargı diye bir şey yoktur. AKP’nin hakimleri ve AKP’nin savcıları vardır. Tamamen göstermelik ve şekli bir yargılama yapmakta ve yukarıdan AKP Genel Merkezi’nden aldıkları talimatlarla halkın muhalefetini bastırmak ve korkutmak için böyle uyduruk davalar açmaktadırlar. Türkiye’de yok. Türkiye’de ilk defa böyle bir dava Limak için Akbelen’de açıldı. Burada AKP Akbelen için özel bir savcı tayin etti. Davalar herhangi bir şekilde kendilerinin isteği dışına taşmasın diye. Akbelen’in özel savcısı daha açıyor AKP Genel Merkezi’nden aldığı talimatlarla ve Türkiye’de bir uyduruk, demokrasi ve hukuk tiyatrosu oynanıyor. Yani meclisteki siyasi partiler, meclisi boşaltmayarak AKP’ye siyasi meşruiyet kazandırıyorlar. İşbirlikçi Türkiye Barolar Birliği ve barolar da hukukun bittiğini telaffuz etmeyerek AKP’nin bu demokrasi ve hukuk tiyatrosu uyduruk mahkemelerine hizmet ediyorlar. Şu anda artık Türkiye’de halk muhalefeti… Halk muhalefeti sokaklara taşmak için hazır bekliyor. Öfkemiz taşıyor artık.”
IŞIK: BİR ADIM DAHİ GERİ ATMAYACAĞIZ
Direnişlerine devam edeceklerini ifade eden sanıklardan İkizköy Muhtarı Nejla Işık da şu ifadeleri kullandı:
”Yani ormanı koruduğumuz için çıkacağız hakim karşısına, işgal edenler belli. Köylü beş senedir o ormanı koruyor, canı pahasına koruyor. Toprağını koruyor, zeytinini koruyor. Koruduğumuz için yargılanıyoruz. Adalete güvenmek istiyoruz. Beş senedir Akbeleden için adalet dedik, zeytinlerimiz için adalet, köylerimiz için adalet dedik. Nasıl bugüne kadar adalet aradıysak bundan sonra da aynı şekilde devam edeceğiz. Bir adım dahi geri atmayacağız. Neyle yargılarsa yargılarlarsa yargılasınlar boynumuz kuldan ince. Yaşasın mücadelemiz. Yaşasın onurlu mücadelemiz. Yaşasın Akbelen.”
Sanıklardan Ahmet Tatar, bölgede kolluk kuvvetlerinde şiddet uygulandığını hatırlatarak, şöyle konuştu”12 Eylül sabahı dramatik bir gündü. 12 Eylül ruhuna yani 12 Eylül 1980 ruhuna uygun bir operasyon yaptılar. Bir kişiye karşı yüzün üzerinde koman askeriyle beraber… Komando, jandarma bir de buna ilave olarak Milas Jandarma Güçleri, resmi kıyafetlerle operasyon yaptılar. Yasa dışı bir operasyon yaptılar. Şirketle iş birliği içerisinde bir operasyon yaptılar. Alandan bizi uzaklaştırarak alanı, kendileri işgal ettiler. Kullandıkları konteynerlerin üzerinde bir şeyi unutmuşlar. Şirketin YK Enerji’nin yani Limak ve İştaş’ın metal etiketlerini konteyner üzerinde sökmeyi unutmuşlar. Ve bu da operasyonun aslında günler önceden planlandığını ve o gün uygulamaya geçirildiğini gösteriyor. Orada çektiklerimiz acılar, dramatik sahneler artık o içimizde kalan şeyler. Ama asıl şahsımızda yargılanan bizler değiliz. Yargılanan Akbelen mücadelesi. Akbelen’i, ormanı, ağaçları, doğal yaşamı, yaşamsal tüm değerleri yok edenler, vahşice saldıranlar bugün ormanda ağaçlarını korumaya çalışanları yargılıyorlar. İşte dramatik olan budur.”