EKOLOJİ HABER- Muğla 1’inci İdare Mahkemesi’nin 28 Temmuz’da Akbelen Ormanı’nda devam eden ağaç kesiminin durdurulması talebini reddetmesinin ardından İkizköylülerin avukatları Arif Ali Cangı, İpek Sarıca ve İsmail Hakkı Atal İzmir Bölge İdare Mahkemesi’ne başvurdu.
Artı Gerçek’in haberine göre avukat İpek Sarıca şunları dedi: “Orman tahsisi uzatma kararının yasal bir dayanağı yok. Bölge müdürlüğü tarafından uzatma kararı verilebileceğine dair bir genelge var sadece ama kanun bu kararın bakanlık tarafından verilebileceğini kaydediyor. Açık bir ihlal söz konusu. Ayrıca hangi gerekçelerle bu iznin verildiğini ve denetlemenin yapılıp yapılmadığını bilmiyoruz. Taleplerimize rağmen bilirkişi keşfi yapılmadı. Alınan kararın ne tür sonuçlar doğurduğunun bölgede incelenmesi lazım. İki yıl önce yapılmış bilirkişi raporlarına dayanak verilerek karar veriliyor. Bilirkişi kesiflerinin yapılması ve raporlarının hazırlanması üzerinden iki yıldan fazla zaman geçti. Kaldı ki dava konusu işlem sonucunda 24 Temmuz-30 Temmuz 2023 tarihleri arasında Akbelen Ormanı’nda 65 bin ağaç katledildi. Dolayısı ile İkizköy Mahallesi’nde iki yıl ardından aşağıda detaylıca anlaşılacağı üzere birçok değişiklik oldu. Bu karar ile derdest olan her davanın kendi özelliğinde objektif ölçülerde değerlendirilmesi gerektiği ve her davanın kendi içinde bir bütün olduğu göz ardı edildi.”
Keşif ve bilirkişi incelemelerinin reddedilmesinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve anayasaya aykırı olduğunu belirten Sarıca “19.82 hektar için verilen ÇED muafiyet kararı ile 78.064 hektarlık orman alanı için izin verilmiş. ÇED muafiyet kararından belirtilen alanın dört katı büyüklüğündeki bir alan için orman izni verilmiş. Bu nedenle, orman izni verilen alanın tamamını kapsayacak ÇED kararı somut olayda bulunmamakta. Bu alan dışındaki kısımlarda çalışma yapılması hukuken mümkün olmadığı gibi çalışma alanı dışında kalan sahaların ÇED kararı olmaksızın orman iznine dahil edilmesi, bu kısımla ilgili süre iznin süresinin uzatılması hukuka aykırıdır. Bu açıkça Çevre Kanununa ve ÇED yönetmeliğine aykırıdır” diye konuştu.
Akbelen Ormanı’ndaki zeytinliklerin maden faaliyetinden olumsuz etkilendiğini vurgulayan Sarıca, “Akbelen Ormanı’ndaki zeytinlikler henüz yok edilmemiş ancak maden sahasının içinde olduğu ağaç kesimi sırasında ve maden faaliyetlerinde zeytin ağaçlarına zarar verildiği, birçok zeytin ağacının kökünden söküldüğü, bazı zeytin ağaçlarının dallarının kırıldığı tespit edildi. Dinamit patlatmalarının olduğu alanda zeytin ağaçlarının var olduğu gözlemlendi. Ayrıca maden sahasında çalışmalar için kullanılan kamyon ve sondaj makinelerinin toza sebebiyet vermeleri neticesinde bitki örtüsü tamamıyla toz ile kaplı. Zeytinlik alanlarının yanına moloz ve taş yığma yapılması, yol açmak için kesilen ağaçların tomruklarının zeytin ağaçlarının üstlerine atılması neticesinde birçok zeytin ağacı zarar gördü. Dava konusu işlem neticesinde zeytin ağaçlarının bulunduğu alanlarda madencilik faaliyetlerinin yapılmasının önü açıldı” dedi.
Bölgede arkeolojik çalışmaların da olduğunda da dikkat çeken Sarıca, şöyle devam etti: “Şu an arkeolojik sondaj çalışmaları maden sahasının içinde ve dışında yürütülmektedir. Bu kazılarında çok sayıda eksikler/uygunsuzluklar bulunuyor. Sondaj derinliği yetersizdir ancak buna rağmen arkeolojik kazı sondajlarda tarihi duvar kalıntılarının ortaya çıktığı tespit edildi. Bu duvar kalıntıları boyunca kazıya devam edilmesi ve duvarın tamamının açığa çıkarılması gerektiği halde, kazının sondaj alanıyla sınırlı bırakıldığı tespit edildi. Arkeolojik kazı sondajlarında farklı tarihi buluntular yer aldığı görüldü. Alanda arkeolojik kazılar devam ederken gece gündüz ekskavatörlerin çalıştığı, dinamitlerin patlatıldığı ve zemindeki kayaları kırdığı tespit edildi Dinamit patlatmalarının öncesinde siren çalınmadığı, açık bir uyarı yapılmıyor. Maden sahasında gerçekleştirilen dinamit patlatmaları neticesinde İkizköy Mahallesi sakinlerinin yaşadığı evlerinin duvarlarında çatlaklar meydana geldi. Dinamit patlatmaları neticesinde yeryüzünde depremler meydana geliyor.”